24 Kasım 2015 Salı

Dengesizlik / İkilem

Her şeye değer!






 ...






Hiçbir şeyi hak etmiyor!























14 Kasım 2015 Cumartesi

İnsanoğlu hep nankör, insanoğlu hep memnuniyetsiz.

[youtube https://www.youtube.com/watch?v=xJZF-skCY-M?rel=0]

Evi, işi, eşi de olsa, insan mutsuz olabiliyor yine. Şükretmeyi bilmez. Hep sıkılır.

Bilmiyoruz.

Her şey tam olsa, bu sefer de "acaba onlar olmasaydı nasıl olurdu?" diye düşünür. Mutluluğundan mutsuz olur.

Ama yaşamak bunu gerektiriyor sanırım. Hayat, "işim bitti, bana müsaade" değil; hayat, "şu yoldan gittim, bir de bu yola bakayım". Yoksa ne anlamı kalırdı uzatmanın, değil mi?

Ama benim zamanımın getirisi bu olmalı ki gördüğüm sadece bu. Artık her şeyi o kadar çabuk elde edip, o kadar çabuk tüketir oldu ki insanoğlu, yapacak bir şeyi kalmadığı için devam etmenin de anlamsız olduğunu düşünüyor. Kendisi de tükeniyor.

Ben günübirlik isteklerden bahsetmiyorum. Gerçekten sıkılmaktan bahsediyorum. Zaman zaman değişim istersin,sonra eskisine geri dönersin;o ayrı. Benim dediğim, tamamen değişmek. Tamamen değiştirmek...

Bazen diğerlerinin her zamanki yaptıkları sıkar insanoğlunu.
Bazen de diğerlerine sergilediği davranışın kendisine yapıldığını gördüğünde sıkılır canı.
Hani "önce ben" demeli ya; bunun yerine "hep ben" der ve uyum sağlamazsa, uyumsuzluğun getirilerinden de sıkılır.

Öf.

Ne kadar da melankolik bir yazı.
Saçma sapan.

Kıstım


Hani dedin ya "benimle veya çevremle takıldığında şu anki kadar mutlu değilsin, sen orada daha çok kendinsin" diye...
Sen benim mutlu olduğumu nereden çıkardın? Evet, kendimim ama sensiz mutlu olabileceğime nasıl inandın? Neden? Aklım almıyor.
Baktın mutlu olmaya yakınım, neden gelmiyorsun da tamam olamıyorum? Sevmiyorsan bile hatır için gel. Ben senin için her yere gittim be. Kimseyi tanımasam da, her şeyimi gizlemek zorunda olup pot kırmamak için konuşamasam da sen varsın diye yanında durdum!
Benimle olmaktansa başka yere gittin. Eyvallah. Ama sanki seni evde beklemediğim ve bir yere gittiğim için beni suçluyor gibisin. Ben sana naptım da bu kadar somurtuyorsun? Ne yanlışım oldu?
Gitmek istiyorsun ya evden...
Çok şey alıp götüreceksin.
Düşecek.
En başta gelmeyecektin... Zararı kara dönüştürebileceğin bir durum yok. Göremiyorsun.
Sen de benim gibi aklındakine inandırıyorsun kendini.
Ama artık insanlığımı kıstım...
Duygularımı kapatmadım ama kındırdım...

Aşkta kendin gibi olamıyorsun. Olunca ölüyorsun.


12 Kasım 2015 Perşembe

Ben delirmişim zaar

IMG_20151112_152806

Biyopsi sonucum geldi.

Hiperkeratoz ve epitelyal hiperlazi imiş. Korkulacak bir şey yokmuş. Hatta tedaviye bile gerek yokmuş. Deri kalınlaşmasıymış. Isırınca falan olurmuş ama benim ağzımdaki zıkkım, ısırılacak yerde değil. Her neyse; sonuç olarak bir şeyim yok çok şükür... Kenacort verdi yine. İstersem 20 gün sonra kontrole gelebilirmişim.

Oharmışım.
Abarmışım.

Burnum da çabuk iyileşiyormuş. Doktorum çok sevindi. Ben de çok sevindim. Burun spreyime 1,5 ay devam.

Antidepresanı da bırakalı bir buçuk ayı geçti. Sinir stres had safhada. Onu da yazacağım.

10 Kasım 2015 Salı

2014'ten sonra 10 Kasım'ın yeri çok güzelleşti bende

koalam

Şöyle bir yazım var 10 Kasım 2014'e ithaf edilmişhttps://gezginkeci.wordpress.com/2014/11/28/sans-tabi/

1 yıl geçmiş üzerinden.
Işığımı, şansımı, o yıldız gibi parlayan gözleri bulduğum günden bu yana 1 yıl olmuş.

Bu saatlerdeydi (~17:00).
Bir sınav çıkışı.
Sınavda arkama oturmuş, haberim bile yoktu. Saçma sapan, darmadağınık bir halim vardı.
Gözleri öyle bir parladı ki...

Bak yine heyecanlandım hatırlayınca o günü.

Sonra ben onun ağacı oldum, o da benim koalam. (Çünkü öyle bir sarılıyor ki, ayırmak imkansız.)

İyi ki hayatımdasın eşek sıpası!

10 Kasım 2014'ten Bugüne



"Keşke
Ne zamandir icim kipir kipir...
Uzun zaman sonra boyle hissetmek... Ne kadar oldu boyle hissetmeyeli? Evet, 2 yil. Kedi'den sonra kendimden kendimden gecmisim ben, kimseye atamamis kalbim dogru duzgun.
Donemin ilk sinavindam cikmistim. Eski kiz arkadasimla bulusacaktim, beni bekliyordu okulun disarisinda. Karsimda oturan bir cift pasparlak goze takildi kalbim. Aslinda bana bakmiyordu... Muhtemelen biraz once bir seye gulmustu ve hemen ardindan benimle goz goze gelmisti. Ama nasil guzel gulmustu bana... El salladi, el salladim. İcim titremeye basladi. Aramiz bozuk olan sevgilimle bulusmaya gittigimi unutmak uzereydim. 

...

Ne çabuk geçti zaman... 

Çok tartıştık... ama çok da sevdik.

Geçen yıl bu zamanlarda, aynı sırada ders dinliyorduk. Şimdiyse işinde birinci yılını dolduracak neredeyse. 
Bazen, dersi dinlerken birden bire aklıma geliyor onu ilk gördüğüm an. Sonra sırıtıyorum ve biraz da burkuluyorum ama geçiyor... 

Benim ona ne yararım dokundu bilmem ama onun bana kattığı şey o kadar çok ki! Her an, biraz daha olgunlaştım, biraz daha piştim. Bir sürü şey öğrendim. Takıldım, yardım etti; düşecek gibi oldum, beni tuttu. 

Bugün, onu ilk defa gördüğüm o günün 1. yılı. Zaman büyüdükçe, kalbimdeki yeri de büyüdü, kocaman oldu. 


Kadınım. Seni çok seviyorum...

6 Kasım 2015 Cuma

Operasyon

KBB doktorum, burun etlerimin inmediğini ve bunun normal olmadığını söyleyip onları yakmayı önermişti. Basit bir operasyon fakat ameliyathanede yapılıyor dedi. Hakikaten de basitmiş. Sabah 10:40'ta çıktım hastane odamdan, 11:00'de geri odamdaydım. Hem terlemiş, hem de titriyor bir halde...

Dün gece burundan nefes alamamanın had safhasına gelmiştim artık! Hastaneye gittiğimde de açılmıştı burnum ne hikmetse... Neyse, şu anda bile daha rahat nefes alıyorum. Doktor dedi ki, 3 gün falan iyice şişecekmiş burun etlerim. Sonrasında rahatlayacakmışım. Tamamen iyileşmesi, tedavinin sonlanması da 1,5 sürüyormuş.

Biyopsi de yapıldı tabii ki. Ben sanıyorum ki o ağzımın içindeki pütürlü yeri alıp patolojiye gönderecek. Değilmiş, çok değişik bir yerden aldı parçayı. Dikiş attı sonra da. Ben bunlar olurken uyanıktım. Lokal anestezi uygulandı. İşlem çabuk bitti neyse ki, yoksa çok sıkılırdım bence. Ağzım 1 saat öncesine kadar uyuşuktu. Şimdi canım bir yanıyor ki. VUİİİİY! Gelecek perşembe patoloji sonucu çıkacakmış... Cildiye doktorum liken veya lökoplaki'den şüphelenmiş. İnşallah iyileşmesi kolay bir şeydir. Göreceğiz...

3 Kasım 2015 Salı

Bitmiyor, BİTMİYOR!

IMG_20151007_203122

Yazın, kampın ilk günü (15 ağustos) dolgumu yemiştim. 15 gün boyunca boş ve sivri kaldı orası. O gün fark ettim ki dişimin o tarafta ama yanağımda, diş etime yakın tarafta pütürlük var. Belki de daha uzun süredir oradaydı, dolgum düşünce fark ettim. Aslında tam hatırlamıyorum, o günden sonra da çıkmış olabilir o pütürler. O sıralarda dişim tahriş etmiştir diyerek önemsemedim fakat kamp sonuna kadar geçmedi!

Dolgumu yaptırayım, belki geçer deyip biraz daha beklemek istedim. Dolgu yapıldı, geçmedi. Yaz sonu geldi, o pütürler hala orada.

Geçen haftalarda KBB doktoruna göründüm. Burnumdan küçük bir ameliyat olacağımı söyledi. Ağzımdakini de çok önemli bir iey olarak görmedi. Kenacort-a verdi, rahatsız etmeye devam ederse parça alıp bakacağını ve A vitamini tedavisine başlayacağını söyledi. A vitami eksikliğinden oluyor öyle şeyler demişti.

Tiroit kontrolüme gittim geçen hafta. O doktora da söyledim. Bakalım dedi ama bakmamış tahlilde. Tahlillerim de güzel çıktı. Tiroitlerim yerindeymiş, 6 ay sonra kontrole gideceğim.

Dermatologa gittim artık, çünkü o ilaç da bi şeye yaramamıştı. Gerçi 3 gün sürüp 2 gün sürmedim ama böyle böyle 2 hafta kullandım. Hiçbir değişiklik yoktu. Dermatolog inceledi. Böyle bir şey söylemenin zor olduğunu söyledi. Biyopsi yapılacakmış. KBB'den randevu alıp biyopsi yaptırmamı istedi.

Ben zaten korkuyordum, iyice tırstım. İnternetten araştırınca karşıma gelen sonuçlar zaten korkunç!

Kalbim hızlı çarpıyor. Aldı bi mutsuzluk. Sanki her şey çok güzelmiş gibi...