20 Aralık 2012 Perşembe

demiş Mevlana...

"Acı, acıyla iyileşir. Aşk ise daha büyük bir aşkla."


-Mevlana


Neyse en azından Mevlana'yı kazandırdı bana.

Bir şey yazdım.


İki kapılı bir hane,

O gelmiş bu gitmiş kime ne?
Hane sahibi değilsen hele,
Bre andaval! Ağzını tut,
Yazık olmasın kellenin içindekine.

19 Aralık 2012 Çarşamba

İki kapılı bir hane, o gelmiş bu gitmiş kime ne?

Ailem de bana koca bulmaya başladığına göre ben olmuşum.
Zamanım da gelmiş. Onların da zamanı gelmiş.

Denis hocacım da evlenmiş.
Sally'ye de bahsetmiştim ondan. Araştırmıştı aramızda bir şey olmadan.

Yar bana bir eğlence.
Bir sevenim olsun hadi be görümce.

22'sindeki parti için Brook'u, Johnson'ı ve Francesca'yı ayarladım.
Yine beş parasız kaldım.

21 aralıktan büyük beklentisi olan Sally, o günden sonra birden değişmeli!
Ah Sukapu, hayal kurmayı acilen kesmelisin.
Sonra kapanmasın kısmetin?




O değil de, bu ıhlamur nasıl güzel söktürüyor!
Lokman Hekim sen çok yaşa. (Ya da her neyse.)
Birden Sally'yle tavla oynadığımız o kafe geldi aklıma her nedense. 

23 Kasım 2012 Cuma

Noldu da birden?

Aura'dan bahsederdik hep...
Yaşam enerjimi sömüren tek şey sevgisizlik amk. Tüm dünyaya verebilecek kadar enerjim vardı güya. Sevginin karşılığını göremeyince, geriye hiçbir şey kalmıyormuş resmen.


Severken ne mutluydum. Ne pozitiftim.
Sonra birden, beni sevdiğini sandığım zat aslında aynı  kulvarda olmadığımızı söyleyince -ki bu bir ay öncesindeydi- bende enerjiye dair hiçbir şey kalmadı.

O değil de, ne oldu da birden çekildin böyle ya?
Hani etrafa verdiğim enerjiye bayılmıştın?
Hani tüm fotoğraflarımı ezberlemiştin?
Arkamdan sarılmalar, sürekli telefonda görüşmek istemeler neydi öyleyse?

Ben sana ilgi göstermeye başlayınca hoop çektin hemen kendini.
Ben sana bağlandıkça sen aramızdaki ipe bıçak dayadın.

Süründürse miydim?
Hiçbir zaman sevgimi göstermese miydim?
SİKLEMESE MİYDİM SENİ?

Keşke öyle yapsaymışım amk.

4 Kasım 2012 Pazar

Hiç senin olmamış bir şeyi kaybedemezsin de.



"Sen onu kaybettin kızım!" dedi. Hoşlanmıştım ama o hiç benim olmamıştı ki.
Olmamış yani.

Nasıl da fark edemedim?



Şimdi sana çok benzeyen birisi var. Senin gibisinden vazgeçemeyeceğim galiba.
Ama bu yanlış ki.
Önüme bakmam gerekmiyor mu?
O sana çok benzeyen kişi de, ondan pek hoşlandığımı biliyor.
Bugün bolca sohbet ettik. Sürekli güldük.
Evet,aynı seninle yaptığımız gibi.


Sen o İzmir'deki aşığına git.

Ben de burada her gün birisiyleyim. Seni unutmak için.



Olmuyor.



Vay be.

Sevgili İzmir'im, aşık olduğum taptığım İzmir'im, kuşanmış ve sevdiklerimi elimden almaya başlamış...





Ben kime kızabilirim ki?




Kendime mesela?

24 Ekim 2012 Çarşamba

Sebepsiz yere bir şey hissedersen...





İnsanlar, onlara ne söylediğinizi unutabilirler.

İnsanlar, onlara ne yaptığınızı da unutabilirler.

Ama insanlar, onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi asla unutmazlar.

23 Ekim 2012 Salı

Kendime Tavsiyeler

1- Çabuk kapılma.
2- En değerli sensin,kimseye kendinden fazla değer verme,bokunu çıkarıyorlar.
3- "Hayır" demesini bil.
4- Her güzel konuşan kalın sesliye inanma.
5- Sevdin mi tam sevme.
6- Emin olmadıkça hiçbir şey söyleme,yapma.
7- Sadece merak için bazı işlere bulaşma. Boka sarar.
8- Zamanını bekle,aceleci davranma.
9- Israrcı olma.
10- En güvendiğin insanlar yanında olsun,bir şey yapacaksan.
11- Ön yargılı olma.
12- "İçinde tam olarak istemeden, hissetmeden hiçbir işe başlama." diyenlere hemen aldanma. Düşün.
13- Mantıksız işler yapma.
14- Aklını,kalbinin önünde tut.
15- O lanet olasıca kalbine sakın güvenme!

21 Ekim 2012 Pazar

Başka kalbime sıçmak isteyen var mı?


Köpek gibi özlerken vazgeçmek zorunda olmak ağzıma sıçıyor.


Alışmaktan korktuğun için dokunmaktan korktuğun insanlar vardır günce. Sen sen ol, bu sözümü unutma ve uygulamaktan vazgeçme.



Vay amına koyim! Madem beni sevmiyordun,ne diye benimle konuşurken dilin dolaşıyordu habire? Neden kalbine her dokunuşumda dışarı çıkmak istercesine çarpıyordu?


Yeni Acılarda Görüşmek Üzere


senin için sigarayı bırakacaktım ben. hazırdım. o derece bağlanmıştım sana.

bu da benim lanetim sanırım. hiçbir zaman karşılığını alamadım sevgimin. tokadı yedim hep. bundan sonra ne olur bilinmez ama biraz daha devam ederse umudumu yitircem artık.

işte bu yüzden ilişki istemiyordum ben. bu yüzden kafam yerinde değilken birlikte oluyordum hep. ayıldığımda unutuyorum en azından ne hissettiğimi.


bu seferkinde uyanıktım. kendimdeydim. kaptıracağımı biliyordum. sevgiyi hep istiyordum çünkü. çektiğim acı korkutuyordu sadece. ya yine aynısı olursa?

oldu.


neden hep karşılığını bulamayacağım sevgileri seçiyorum ben? neden hep önce güzel giderken, çok kısa bir süre sonra bozuluyor? neden hep karşılıksızdı blogger? kader,neden böyle bir yol çizdin bana?

sen sen ol sakın aşık olma. aşkın sonu hep hüzün ve acı oluyor çünkü. bir taraf daha çok seviyor hep.


ilişki istemiyorum dedim sana ama bu seni görmeden önceydi. sen taksiden indin ya... o anda bitti benim için her şey,herkes... sadece sen olacaktın. öyle de oldu. senden sonra kimseyle birlikte olamadım... kimseye bakamadım... kimseyi düşünemedim... başkasını istedim çünkü o zaman sana aşık olmazdım,dolayısıyla acı çekmezdim. ama söz geçiremedim. bağırdım,çağırdım,yırtındım, çok uğraştım, dinletemedim.


seni çok sevdim be seni... sesine, gülüşüne, konuşmana, konuştuklarına, omzuna, karnına, hareketlerine,bilgine bağlandım.

aynı kulvarda değilmişiz. öyle söyledin. sen de sadece zaman geçirmek istiyormuşsun sadece. nereden bilecektin benim sana zincirleneceğimi? benimle görüşmeyi bırakmazsın değil mi dedin. bırakmam merak etme. acımı içime atarım,hiç de belli etmem kimseye. dilimin ucuna gelir ama yutarım.


bilemiyorum, belki de ahını aldım ilişkilerimin...


ağladım.
ağlıyorum.
gözlerim şiş, göremiyorum etrafımı.
ama geçecek.
hiçbir yara kalıcı değildir blogger.
bu da geçecek.

yeni acılarla karşına geleceğim...

29 Haziran 2012 Cuma

Don't Fuckin' Care Too Much!



Hani bu kadar fazla değer vermeyecektim insanlara?
Sadece tutulmayan sözler var hayatında Gözde. 

Ne demişti o Dubaili psikolog? "Önce ben."
Kendini öncelikli tutacaktın hani? Aksi takdirde mutsuz olurdun.

Kimseye bu kadar önem vermeyeceksin. 
Sen onlarsız da yaparsın. Muhtaç değilsin ki. Öyle hareket etmemelisin. 
Sonra denge bozuluyor, önemsiz olan sen oluyorsun.

Skins izleyeyim bari.
Bu arada,Skins dünyanın başına gelmiş en güzel şey. 


3 Mart 2012 Cumartesi

Misafir

 
Bir misafir böceği pencereme çarpıp duruyor. O da yalnız,belli. Arkadaş arıyor benim gibi.
İçeri girmeye çalışıyor ama hiç misafir kabul edemem bu saatte azizim. Sabaha gel arkadaş olalım seninle. Akşamın karanlığında edinilen arkadaşlıklardan hiç haz etmem ben. 

29 Şubat 2012 Çarşamba

Are you like the others? So quick to judge and for this, the queen must fall.




Düşer kraliçe gencecik yaşında tüller içinde. Öldürülüşünden çok önce ölmüştür affedilmemenin ihanetiyle. Hayat sadece siyah beyaz değildir. O iki adamı sevmiştir,evet, bir insandır çünkü. Ama aşk başka türlü bir şey olmalıdır affetmeyen,kaba bir engizitörden. Bir erkeği daha sevmesini affetmemek, onun insanlığına hakarettir belki de.


12 Ocak 2012 Perşembe

-Anaerkil bir toplumda yaşamak isterdim.



  • Arabanın içindeki kadın,yoldan geçen şortlu erkeğe laf atsın.
  • Erkek gece yürürken kadınların kendilerini kaçıracağından korksun.
  • Eve erken gelmesi söylensin.
  • Bir kadınla yattığı anda namussuz damgası yesin,kirlensin.
  • Sadece evleneceği kişiye vermesi istensin.
  • Evin direği kadın olsun.
  • “Evimin kadını” denilsin.
  • Erkekler tarlada çalıştırılsın. Okutulmasın. Sonra “haydi erkekler okula”. 
  • Kadın güçlü olsun,erkeği dövebilsin.
  • Kadın eve kuma getirebilsin.
  • Erkeğin bacaklarının başka kadınlar tarafından görülmesi ayıp olsun.
  • Erkek kadının soyadını alsın.
  • Soy kadından çoğalsın.

4 Ocak 2012 Çarşamba

Ağlayarak Uyandım

Şunu dinlerken,alttaki videoyu da açın.

Sevgilisinin evinde yaşıyormuş. "Evimiz" demesinden anladım. Beni çağırdı. Gittim,sevgilisiyle tanıştım çikolatalı çubuğumun... İyi insan,hoş insan,sohbeti güzel,güler yüzlü,yumuşak başlı. Misafir geldi sonra... İstenmeyen misafir. Çikolatalı çubuğuma ve bana saklanmamızı söyledi. Bizi görmelerini istemiyordu belli. Hatta kendini de göstermek istemiyordu belli, onları içeri alıp yanlarından ayrıldı hemen. Ben farklı bir odaya gittim, onlar beraber farklı bir odaya. Çok sinirlenmiş olacak ki,benim hemen yan odada olduğumu unutup arkamdan saydırmaya başladı. Kükrüyordu resmen:

-Küçücük çocuk bu be! O yaşta olduğuna emin misin? Ne diye çağırdın ki bunu? Gelenler gördülerse ne sanacaklar şimdi?! Ne boktan işler yaptığının farkında mısın? Allah kahretsin!

Ben,onları odada görebiliyordum. El hareketlerini,bağırırken yüzünün aldığı şekli,çikolatalı çubuğumun korkusunu,tedirginliğini... Eşyalarını hazırladılar. Bulunduğum odanın önünden geçerken beni gördü,söylediklerini duyduğumun farkında değildi. Hiçbir şey olmamış gibi "hadi gel,çıkıyoruz çatıya." dedi. Otoparka iniş vardı çatıdan. Önüme aldım onları, bu sırada telefonum çaldı,açıp açmamakta tereddüt ettim önce. Açtım. Sevgilisinin yaptığı şeyden haberdar olan bir arkadaşımdı. Uyarmak için aramıştı beni.

-Arabaya biz düzenek yerleştirdi,direksiyonu kırdığı anda patlayacak sakın binmeyin!

Buz gibi oldum. Çikolatalı pastamı uyarmalıydım. Arkasına dönmesini bekledim ki göz işaretimle uyarabileyim. Dönmedi...

Arabaya bindiler, bense koşar adımlarla uzaklaştım, diğer apartmanın damına geçtim. Arabayı görebilecek şekilde saklandım. Sevgilisiyle beraber bindiler arabaya. Arkasını döndüğünde benim olmadığımı görünce yüzündeki nefreti görebildim. Çikolatalı çubuğum da beni görebilmişti. Korku dolu bakıyordu,gülümsedi...

Etrafa savruldu parçalar.

Sessiz sessiz ağlıyordum. Her ne kadar dışarıya bağıramasam da içimdeki çığlıklar beynimi tırmalıyordu.  Sadece ağlıyordum... Keşke ne pahasına olursa olsun arkasından seslenseydim. Keşke kolundan tutup çekseydim... Çok korkağım! Benim gibi insan olmaz olsun! Ben şimdi kiminle konuşacaktım,kime anlatacaktım günümü,yaşadıklarımı,üzüntülerimi,sıkıntılarımı,mutluluğumu? Kim tavsiye verecekti bana? 

Onsuz ne yapacağım ben? Nasıl katlanacağım bu hayata? 

Uyandığımda gözlerim nemliydi hala...




3 Ocak 2012 Salı

Ne Lezzetliydi...




Herkes ölümü beklerken zaman çişeliyordu... Lavaş lavaş dürülüyordu her şey. 

Sonra o, başımın tacı geldi. Aklımda beynimi siken o şarkı... O salak düşünce. 

Oldu. Ekmek arası sosis gibiydik. Pek bir ahenkliydik. 



Metaliyle oynadım. Kırdım zincirimi,kestim iplerimi. Balık istifiydik. "Sen kıpırdarsan ben de kıpırdarım" dedi. Durdum. Bunu gerçekten istedim mi bilmiyorum. Belki de dolanacaktım. İyi ki de olmadı. 



O vapur geldi sonra. Sesine uyandım. 

Çok sıcaktı ortalık. 
Vapurdan indi insanlar. Yanlarına gittim. 
Hiçbir şeyim yerinde değildi. Aramızda sıkışmış aradığım şey. 



Minik bir kelebek kondu kulağına. Fısıldadı. Gözlerini açtı,geri kapattı. 

Çok yüklendiler ona. 
Ben de savuşturdum hemen etrafındakileri. Minnet duydu.



Kafesine bıraktık onu. Aklım kafesteydi. "Tilki gelebilir miydi?"

Dayanamadım,aldım yanıma. Sarmaladım,tam yiyecektim ki o ısırdı beni. 
Gitme vakti geldi... Yağmur yağdı,ıslandım. Vapura bindim,hala sırılsıklamdım. 



Hala kurumadım biliyor musun?