9 Eylül 2016 Cuma

Ondayken kaybettiklerinizin şerefine!



Kıskançlığın en büyük nedenlerinden biri de güven eksikliğidir. İstediğiniz kadar sevdiğiniz kişi tarafından seçilmiş ya da onu seçmiş olun, gönlün her an başkasına kayma ihtimali vardır. Dün sizi sevdiğini söyleyen kişi, öbür gün başkasına çarpılabilir. Korkutur ama korkarak bir ilişki devam ettirilemez.

Arkadaş çevreniz iyi ki var. Bir insan, her zaman çok güçlü olup da her şeyi tek başına kaldıramayabilir. Yükünüz, anlattıkça azalır. Destek almanın kimseye bir zararı dokunmaz. Zorla dimdik ayakta durmaya çalışmanıza gerek yok. Rahatlayın. Anlatın. Ama kendi doğrunuzdan vazgeçmeyin, çünkü içinizde olan biteni veya hissettiklerinizi kimse sizden daha iyi bilemez. Ayrıca sevgi de paylaştıkça çoğalır.


Kıskançlık sevgi ölçütü değildir. Buna rağmen karşınızdaki kişi neden onu kıskanmadığınızı sorup sizi boğabilir. Kıskançlık yapmaya itildiğinizde buna alışıp işin bokunu çıkarabilirsiniz. Kıskanmak, dozu ayarlandığında bağlayıcıdır.

Sevdiğiniz kişinin özelini karıştırmayın. Sadece hatalı olan taraf durumuna düşersiniz. Çünkü her şeyi yok etmiş olabilir, insanları yazmaması veya sizin yanınızda düzgün davranması için uyarmış olabilir. Boşu boşuna özeline izinsiz girmiş olursunuz. Bir şey yakaladığınızda bunu ona söyleseniz bile suçlu olan yine siz olursunuz, çünkü özel hayata saygı göstermediniz. Aldatılmış olsanız bile suçlu durumuna düşersiniz. Ayrıca aldatacak olan insan her şekilde aldatır, önüne geçemezsiniz ve eninde sonunda bu ortaya çıkacaktır merak etmeyin. Bir de mesajlarını okusanız bile aklından geçenleri asla okuyamazsınız. Karşınızdaki kişi karaktersiz bir bireyse, ne kadar sevse de, sizi aptal durumuna düşürmekten çekinmeyecektir. Böyle bir sevdiğiniz varsa aptal durumuna düşeceksiniz mutlaka. Sinirlenmeyin. Bu onun iğrençliği, üzerinize alınmanız gereken bir şey yok.

İlişkinizin başlamasından önce olan şeyler, sadece tarafların kendisini ilgilendirmez. Çünkü geçmişi, kişiyi her daim takip eder. Bir insan yedisinde neyse yetmişinde de odur. Geçmişin geçmişte kalması gerekir fakat siz geçmişinizi bırakmamışsanız, değiştirerek de olsa hala yanınızda taşıyorsanız bu sorun yaratacaktır. O yüzden bırakın gitsin. Vazgeçmeyin, unutun. Yanlışınız: siz unutmuyorsunuz, sadece vazgeçiyorsunuz. Hala kalbinizde var olan bir şey, mutlaka zayıf bir anınızda hortlayacaktır. Sizin yanınızda durmaya çalışan yeni kişiyi bu saçmalıklarla üzmeyin. Geçmişi sürekli şimdiki zamanınıza koyarsanız, geleceğiniz de sizden soğuyacaktır.

Sevdiğiniz kişinin kurallarını değiştirmeye çalışmayın ve kendi kurallarınızı da değiştirmeyin, sadece uyumlu olun. O, siz onun istediğini yapmadığınızda tavır alabilir, küsüp gidebilir, hatta ayrılma eşiğine getirebilir ve bütün bu davranışlarına rağmen ona tek bir şey söylediğinizde "Beni değiştirmeye çalışma!" diye bağırabilir. Bu onun dengesizliği. Siz dengenizi kaybetmemeye çalışın. Seviyorsanız sabredin.

Dürüstlük yoksa o ilişkinin temel taşlarından birisi eksik demektir. Çünkü dürüstlük, sevgi, saygı ve sadakat ilişkinin sarsılamaz zeminini oluşturur. Hoşlanmadığınız bir şeyi yaptığında bunu yutmayın, tatlı bir dille söyleyin. Ona karşı olan hisleriniz azalmışsa, belki geri gelir diye uzun uzun beklemeyin. Geri gelmeyebilir ve bir zamanlar sevdiğinizi söylediğiniz o kişi yalanı hak etmiyor. Bu yüzden bütün hissettiklerinizi anında söyleyin. İletişim kurmak önemlidir. "Ben kimseye anlatmam, kendim çözerim." demeyin, karşınızdakinin bir şeyleri bilmeye hakkı var. Gözünüzde o kadar değeri olmalı; yoksa da zaten o ilişkiyi devam ettirmeyin. Seviyorsanız anında söyleyin, sevmiyorsanız anında bitirin. Gıcık olmuşsanız da o anda söyleyin, çok mutlu olmuşsanız da. Siz konuşmadıkça o hep kafasında kuracaktır. Size ne kadar güvense de, ne kadar inansa da, insan mutlaka karşıdan görmek ya da duymak da ister. İstemiyorsa bunda bir sorun vardır.

Bir şey tatlı dille söylemek çok önemlidir. İğrenç bir şey yapmış olsanız bile tatlı dille söylerseniz affedilme olasılığınız çok ama çok yüksek!

Karşınızdaki size kör kütük aşıksa bile, "nasıl olsa affettiririm kendimi" diyerek aşağılık işlerle uğraşmayın. Kendinize hakim olun! Bu yaşa kadar gelmişseniz, zaten toplumsal deneyim ve bilgilerle irade edinmiş olmanız gerekir. Edinememişseniz, bir gün herkesin gözünde küçücük görünecek olmanız kaçınılmazdır.

Bir şeyleri yarım ağızla anlatmayın. Karşınızdakinin sizi yanlış anlamasını istemiyorsanız her şeyi açık açık, tane tane ve hiçbir şeyi atlamadan anlatın.

Nazınız geçiyor diye, başka kişilerle yaşadığınız olumsuz durumların etkisini sevdiğiniz kişiye getirmeyin. Patronunuz size bir şeyleri emrediyor diye siz de sevgilinize emredip kendinizce acısını çıkarmaya çalışmayın. Kolunuz, bacağınız, ağzınız ve aklınız varsa kendiniz yapın; o sizin anneniz değil, her şeyi sorgusuz sualsiz yapmayacaktır. Anne ile sevgiliyi karıştırmayın.

İlgi göstermekten çekinmeyin ve ilgi göstermeyi unutmayın. Bir başka işle ya da kişiyle uğraşırken kalbinizdeki kişiyi unutmayın; tabii eğer ilişkiyi soğutmak istemiyorsanız.

Bu yarattığınız tartışmalar küçük şeyler. İlişkinin tuzu biberi belki de. Hatta ilişkiyi rutin olmaktan da çıkarabilir. Ama son ana kadar da tersinizi kesinlikle göstermeyin, sonra patlarsınız ve geriye sadece külleriniz kalır.