18 Kasım 2013 Pazartesi

Nasıl da güzel "bittin"...

3. tekil olarak bahsedemeyeceğim, böyle daha bir... ne oluyor? Daha bir bir şey oluyor ama kelimeyi dökemedim yazıya. Chomsky doğru demiş. Dil, zekanın aynasıdır fakat her şeyi yansıtamaz.

Neyse.

Çok canımı acıtmıştın, o acı hala aklımda.
Sadece aklımda ama... Hissetmiyorum artık. Hiçbir şey hissetmiyorum. Sevgi, nefret, hüzün... Hiçbiri yok. Ne kadar boş olduğumu görsen, şaşırırsın diyeceğim ama şaşırmazsın. Önemli de değil.

Anladığım şu ki, başkasına çarpıldığın anda eskiye dair her şey birden bitebiliyormuş. BİRDEN.
Beni aldattığın kadın benden özür diledi ve "O kişi için üzülmene değmez." dedi.
Çarpıldığım kadını elimden almak için uğraştın ama kendini batırdın. Ne kadar acayip bir şeymişsin. Yaptıkların sayesinde çok fazla tecrübe edindim.
Büyüdüm.
Bir daha izin vermeyeceğim.


Bunu da taklit et. Daha faydalı birisi olursun. 





23 Ağustos 2013 Cuma

Yalan söylüyorum

Seni özlemediğimi söylesem de, soğuk davransam da, hayatımda başkası var desem de, seni sormasam da, seninle buluşmak istemesem de bil ki yalan söylüyorum hep. Seni o kadar çok özlüyorum ki. 

Hayvanlar gibi özlüyorum! 
Her şeye rağmen özlüyorum. 
Alışkanlık değil,sevgi benimki. 

Kedim.
Canım sevgilim.
CANIM. 
Seni çok seviyorum ben hala. 

Sertab Erener çok güzel bir şakı yapmış. Ne eksik ne fazla. Her şeyiyle tam uygun. Başka bir şey söyleyemem. 



24 Nisan 2013 Çarşamba

Konuşamıyorum


-Benimle neden konuşmuyorsun?
-...
Çünkü konuşmaya başlarsam,gülümsemesi elinden alınmış küçük bir çocuk gibi uzun uzun ağlayacağım.

-Ne yaptığımı bilmiyorum ki... Söyle de ona göre bir daha tekrarlamayayım onu.
-...
Çünkü söylersem, kendini sürekli suçlayacaksın, üzüleceksin. Sana bir şey olmasın, ben zarar göreyim.

-Nolur içine atma, bağır çağır bana!
-...
Çünkü bağırıp çağırırsam, "olay" bile denemeyecek kadar önemsiz olan bir şeyi büyütüp kocaman yapmış olacağım.

-Seni çok seviyorum ben. Ve bu buluşmamızı mahvettiğim için çok kızıyorum kendime.
-...
Kızma kendine, ben de seni çok seviyorum.

-Yapma böyle nolur...
-...
Sen sustuğuma bakma, konuşmaya gücüm yok beni anla.



"Bugün Sünger Bob'u göreceğiz, oley!" dedin. "Hasta olmama rağmen, bu kadar gün görüşmememizin ardına seni göreceğim, oley!" dedim.
"Hadi yemek yiyelim." dedim, "Ben yedim yemekhanede." dedin.
"Aa Sünger Bob'u bulamadık ama gel hadi sana telefon bakalım." dedim, "Hayır ya, yorgunum ben, girmem oraya!" diye bağırdın.
"Büroya gidip kamp tarihimizi değiştirmeye çalışalım." dedin. Sığmadı gözyaşlarım içime, taştı nihayet. Ayaklarım tutmamaya başladı, elimdeki poşeti bıraktım. Halsiz düştüm. Konuşamadım.

"Napalım?" dedin. Sustum. Yürüdüm sadece. "Seninle Kızılay'a gelmemi istemiyorsan gelmem." diye kızdın. İlk yaş döküldü ama görmedin neyse ki... Konuşmaya çalıştım ama dudaklarım titrediği için ses çıkaramadım. Beni, ufacık şeylere bile gözyaşı döken biri olarak görmeni istemedim. Konuşamayınca ben, "İyi o zaman ben biniyorum otobüse tamam?" deyip gittin.

Gözlerim karardı. İlk bulduğum yere oturdum. Hayvanlar gibi bağırarak içimdekileri çıkarmak istedim! Ama bunun yerine, güneş gözlüğümü takıp, derin nefes alarak gözyaşlarımın dökülmemesini dua ettim.

Kısa bir süre sonra yanıma geldin. Gelmeseydin keşke. Başka bir şeyle ilgilenip unuturdum o üzüldüğüm şeyi. Kısa sürerdi.

Olmadı, uzun sürdü bu sefer. Seni yanımda gördükçe, seni ne kadar sevdiğimi düşündükçe daha çok ağladım.



7 Nisan 2013 Pazar

Gerçek değildi ki...




Seni gördüğüme hala inanamıyorum. Kafamda yaratmış olduğum, bana çok acı vermiş, hayali bir karaktersin sanki sen. Her şeyinle mükemmel, fazlasını hiçbir şekilde istemeyeceğim...



Resmen bir rüyaya üzülmüş gibi hissediyorum. Seni hiç görmedim aslında ve böyle bir olay hiç yaşanmadı. Ben sadece düş gördüm ve onun etkisindeydim. O an her aklıma gelişinde böyle hissediyorum.





Ama ne yazık ki gerçektin...

Sukapu'yu Sukapu yapan sendin.
Bir türlü iyileşemeyen bir yara açtın.


Hala inanamıyorum...

2 Mart 2013 Cumartesi

Koptu koptu!

Koptu koptu! 

Artık kıyamet mi dersin, dananın kuyruğu mu, ödüm mü...
Bir dürüstlük yapıp(dürüstlük mü korku mu üşengeçlik mi tartışılır) bizim doğal gaz sayacının bir süredir düşmediğini bildirdik yetkililere. Eve ilk taşındığımızda 90 metre küp olan gaz, bu ay 50 metre küp olarak duruyordu. Bir haftadır böyle olduğunu fark ettiğimizi söyledik. Görevliler sayacımızı değiştirdi. Tahmin et içinde ne kadar kaldı? 19 metre küp!
Neye yetecek olum lan o?
Korkudan bugünkü duşumu hemen aldım.
Asıl bomba geliyor:
Sayacın bozulduğu andan itibarenki kullanım miktarımız 15 güne kadar elimize gelecek ve işte o zaman biz artık elimizde ne varsa vermeye, satmaya ve yüzme havuzunun duşunda çimmeye başlayacağız.

Bye.