24 Eylül 2014 Çarşamba

Kimse yok...

Bir insana en yakın kişilerin anne ve babası olması gerekir değil mi? Ya da varsa kardeşi.


Benim öyle değil işte. Bana kimse yakın değil. Herkes bir çıkar peşinde. Çıkar peşinde olmayan da yanımda değil zaten. Hoş, yanımda olmak isteyen de yok ki...

Örneğin, anne-babama bazı gerçekleri söylesem, beni öldürmeye bile kalkabilirler. Evlatları olarak kalamam zaten, o kesin. Çünkü benim onların çocukları olmamın tek sebebi onları gururlandıracak olmam. Gururlandırmak zorunda olmam. 

İleride, "Bu yerlere gelmesini biz sağladık" diyebilmek için, ona buna söyleyecek, hava atacak bir şeyleri olması için beni büyüttüler. Yoksa beni her ufak hatamda yermezlerdi. Beni karşılıksız seviyor olsalardı, beni olduğum gibi kabul ederlerdi. Aptalsam, aptal olarak, eşcinselsem eşcinsel olarak, istediğim bir alanda başarılıysam o alanda başarılı biri olarak sevilirdim. 

Ama değil... Onların istediği tek bir şeyi yapmadığım takdirde dünyanın en iğrenç yaratığıyla aynı yerdeyim anne-babama göre. 


Madem karşılıksız sevmeyecektiniz, neden yaptınız beni? 
Verseydiniz birine, sevemeyeceğinizi anladığınız anda... Vardır elbet, beni olduğum gibi kabul edecek birileri. Varmıştır.

Şimdi çok geç. 

Mutsuz olmaya, saklanmaya, yalnız kalmaya mahkumum sayenizde.

TEŞEKKÜR EDERİM ANNE-BABA.

18 Eylül 2014 Perşembe

Sevmekten korkup da sevmek.

İçimde bir sıkıntı vardı zaten. Belli oldu. 


Çok seviyormuş gibi görünene kandım yine. 
Birlikte olmamak için çok dayandım. Tavrının güzelliğine yenik düştüm. Madem istemiyordun, neden benimle yürümeye "varım" dedin? Zaten birisini sevmekten çok korkuyorum! Hayır diyorum. Olduruyorsunuz. Sonra da çekip gidiyorsunuz. 

Kime karşı ne saygısızlık, ne pislik yaptım ki her seferinde kimi sevsem kalbime sıçıp bırakıyor? 
Ben temizliyorum, SİZ SIÇIYORSUNUZ AMK.




Sevginin de amınakoyim. 




Zaten kimse beni sevmemeye, benimle olmamaya ant içmiş.