29 Mayıs 2014 Perşembe

Neden ihanet ettin ki? Sevgimin sana ne kotulugu vardi?

İhanet...

Senin canimi veririm dedigin kisi, el ustunde tuttugun, her seyim dedigin, "evim" dedigin insanin sana ihanet etmesi sana, kalbine ruhuna en cok koyan, tas gibi oturan sey oluyor.

24 Mayıs 2014 Cumartesi

Ah be kedi...

Biliyorum, senin dusuncen "ayrildiktan sonra da arkadas kalabildim birisiyle, oh be" seklinde. Bu yuzden sana icimdekileri soyleyemiyorum.
Ben boyle degildim. Soyleyebilmem gerekirdi.
Degismisim demek ki... İsrar etmiyorum, merakli sorular sormuyorum... "Beni ozledin mi?" demiyorum. "Kampa gitmeyi dusundum" dedin ya, kiminle gidecektin? Tek mi gidecektin yoksa bana mi haber verecektin?

Her seyin cevabini biliyorum ki. Tekrar tekrar duyup da tekrar tekrar kalbimi parcalamak istemiyorum.
Yuzum sana gulerken, icim agliyor; agzim sana sevindigimi soylerken, kalbim "keske gitmesen" diyor; "arkadasim" diye surekli tekrarladigin kisinin yeni sevgilin oldugunu bilmeme ragmen arkadasin oldugunu kabul etmek istiyorum, ediyorum; "bir sey lazim olursa haber ver lutfen, gelirim" diyorsun da, gelme... Umutlanirim. "Konusuruz tekrar" diyorsun ya, deme... Konusursak, seni daha cok severim...
Sevmiyor olsam seni, konusmazdim da. Arkadasin degilim. Seni hala seven bir kadinim. Sen bana istedigini yap, karsimda sevis,opus,saril baskasina, benim gerizekali kalbim anlamaz bunu. Bunca zaman dil doktum de anlatamadim itogluna.
Ah be kedim...

19 Mayıs 2014 Pazartesi

O ihtimalin olmadığını anlatamıyorum kalbime

Sana sormasini neden istemiyorum biliyor musun?
Beni sevmedigini bir kere daha ogrenmek, duymak, aklima sokmak istemiyorum. Bir kere daha vurulmak istemiyorum...
Bugun o kadar heyecanliydim ki seni gordugumde! Keske gormeseydim hic. Keske karsilasmasaydim.
Yuruyuste, daha arkalara gecmek icin durup on tarafin ilerlemesini beklerken fotograf cekeyim ki o an hep yanimda olsun dedim. Bir baktim ki seni cekmisim! Ben seni her yerden silmek isterken, senin her tarafta karsima cikman... Olmasin bir daha nolur.

Bana selam verip optun ya...
Kalbim yerinden cikacakti sanki...
Aklim yine karisti...
Kalbim yine alt ust...
Herkes de senin beni ozledigini dusunuyor. Bense senin beni degil, benim ortamimi ozledigini dusunuyorum. Beni ozlemezsin sen. İcinde, bana haber vermeden bitirdigin bir seyi ozlemezsin. Ozleyemezsin.
Beni coktan silip attigina o kadar eminim ki...
Her ne kadar, bir ihtimal de olsa, beni dusundugunu dusunmek kadar buyuk bir yalan yok hayatimda. Sen beni coktaaaan yok ettin, biliyorum. Ama hep sanki minicik bir ihtimal varmis gibi carpiyor kalbim... Keske bunu ona anlatabilsem. Keske anlasa aptal otesi yuregim!
Simdi ortak bir arkadasimiz seni arayacak.
Sen benim hakkimda hicbir sey soylemeyeceksin. Cok zorlarsa, bana dair hicbir seyin kalmadigini ve bir daha olamayacagini soyleyeceksin. Arkadasim da bana gelip "Hakliymissin Corcina, sana yakinlasmaya calismiyormus. Seni aklina hic getirmemis. Hayatinda baskasi varmis, onun icin mutsuzmus." diyecek. Ben olacaklari biliyorum. Cunku seni taniyorum...
Senin, beni sevmedigini soyleyecegini bir kere daha duymaktan o kadar cok korkuyorum ki!
Bunlari yazarken de hala icimden boyle olmayabilir belki diye gecirmem...
O kadar acizim ki...

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Keşke...

6 ağustostan bu yana, ne zaman başımı yastığa koysam, "Keşke..." diyorum.

"Keşke aldatmasaydın..."

Arkadaşlığımı da kaybettin...

14 Mayıs 2014 Çarşamba

Ne kadar?

Senin icin bir gram bile yas dokmemis bir insanin arkasindan, aylar hatta yillar gecmesine ragmen  hala agliyor olman ne kadar adil?

Senin ona "nefesim" demen onun icin hicbir sey ifade etmemisse, senin hala onu dusunuyor olman ne kadar mantikli?


"Senden kopmasi o kadar zor ki!" diye haykirmasina ragmen, 10 gun sonra sana dair hicbir sey kalmamis olmasi ne kadar gercek?

"Seni cok seviyorum! Bunu yuzlerce kez soylemek istiyorum, her yerde bagirmak istiyorum ama elimden bu kadari geliyor!" dedikten sonra seni, yakinindaki adamla hemen yani basinda aldatmasi ne kadar dogru?
Sen ona sadece baksan bile icin mutluluk doluyorsa...

Ona sarilmaktan hic bikmamissan...
Onu her seyiyle kabul edip, her hatasini affetmissen...
Basini gogsune yasladiginda tum hucrelerini huzur kaplamissa...

Onun seni birakmasi ve yuzune "Seni sevmiyorum Corcina!" demesi ne kadar yikici.

İcinde sana dair ufacik bir seyi bile olmayan, seni bir kere bile dusunmeyen bir insanin arkasindan, onun vermis oldugu huzuru, mutlulugu, o saf duygulari ozlemen O KADAR MANTIKSIZ Kİ...


Aklim baskasini ararken, kalbim o kadar cok ozluyor ki...




7 Mayıs 2014 Çarşamba

Hocam?



-Al şunları! Yap hemen, diğer kağıtların arasına koyacağım!

Şaşkınlık içerisindeydim. Almanca profesörüm bana, kaçırdığım sınavın sınav kağıdını verdi ve hemen yapıp ona vermemi istiyordu! Hemen cevapladım soruları. Kimisini biliyordum, kimisine de kitabımdan ve sözlükten bakarak cevapladım. 

Verdim sınav kağıdımı. 

Bana yüksekten fakat bir o kadar da yakın bir bakış atarak arkasını döndü ve gitti. Bir an ona olan ilgimi fark ettiğini ya da bir yerden öğrendiğini düşündüm. Bu yüzden bana iyi davranıyordu sanırım. Her ne kadar saçma olsa da...

...

Diğer sınavıma girmek için fakülteme geldim. Sınıfımı bulup boş olan bir yere oturduğumda, sınıftakilerin gözlerinin benim üzerimde olduğunu fark etmemem imkansızdı. Bir şekilde Esra hocanın bana yaptığını öğrenmiş olmalılar diye düşündüm ve soğuk soğuk terlemeye başladım. Ellerim buz gibi ve titriyordu itiraf edermiş gibi. Gözümü sıramdan kaldırıp başka yere bakmaya çekiniyordum. Esra hoca girdi içeri. Kağıtları dağıttı. Gözlerin üzerimde olduğunu görmeme gerek yoktu. Her taraftan hissedebiliyordum! 

Sınav bitmesine yakın Esra hoca yanıma geldi. Başımda durdu bir süre. Eğildi ve boş bıraktığım soruları bana söylemeye başladı! Normal ritmine dönen kalp atışlarım, yine anormalleşti. O kadar ki, dışarıdan bile duyulabiliyordu belki de! 

Yazdım cevapları.

Sınav süresi sona erdiğinde koşar adımlarla sınıftan ve fakülteden çıktım.

...


Ertesi gün, Esra hoca koridorda yakaladı beni. Kolumdan tuttu. Sinirli bakıyordu. Mizacı öyleydi gerçi. 
Kızmaya başladı aniden:
-Bunu başka kim biliyor?!
-Hiç kimse hocam, kimseye tek kelime etmedim.
-İyi olur, yoksa başımız derde girer!

"Esra hoca bana soruları verdi!"diye kime söyleyebilirdim ki?! Korkumdan ölecekken! 

Diğer sınavıma girmek için sınıfıma doğru yürüdüm. Sınav başlamıştı bile! Hemen özür dileyim,yerime geçtim. Arkadan bir ses:
-Hocam ama geç gelenleri almıyordunuz hani?
-Arkadaşlar kağıtları henüz dağıttım. Arkadaşınız geç kalmadı.
-Ohoo Corcina da herkesten torpilli maşallah! 
-Arkadaşlar sessizlik lütfen! 

Kağıdımı alıp, üzerine gömüldüm. Bir süre sonra sınava o kadar odaklanmışım ki, her şey kafamdan silinmiş, sanki bu olaylar hiç olmamış gibiydi. Çağdaş hoca sınavın bitişini haber verdiğinde kendime geldim. 

Hoca kağıtları topladı. Yine koşar adım çıkışa doğru giderken Esra hoca önümü kesti ve odasına gelmemi istedi. Beraber gittik. 
-Sen otur şöyle biraz, ben hemen geliyorum.

Çıktı.
5 dakika kadar sonra Turan hocayla beraber içeri girdiler. Turan hoca bana göz kırpıp kendi masasına geçti. Esra hoca da yanıma oturdu. Bir sorun var gibi hissettim. İlk defa odasına çağırmıştı beni. Yine terler boşalmaya başladı benden. Bir şey içip içmeyeceğimi sordu. Su istedim. 

Oldukça yakınımda oturuyordu. Suratı, suratımın 2-3 santimetre ilerisindeydi. Konuşmaya başladı. Ağzında naneli şeker fabrikası vardı sanki! Serinledim resmen! Sınav hakkında konuşmaya başladı. Zaten hoşlandığım bir insandı kendisi, bir de 3 santim ilerimde konuşması iyice etkiliyordu beni. Bir süre sonra söylediklerini duymamaya başladım. Dalmışım. Elime dokunmasıyla kendime geldim. Cevap bekler gibiydi. Ne diyeceğimi şaşırdım. Ne demişti ki? Kekeleyerek:
-Hocam, kimseye söylemedim ben gerçekten. Sınavlara gelip geri hemen eve döndüm zaten. Kağıdı cevapladıktan sonra da size verip kimse görmeden eve koştum. O kadar acayip hissediyordum ki, kimsenin suratına bakacak cesaretim yoktu yani...

Güldü. Turan hoca da ona katıldı. 
Turan hocaya baktım, önündeki kağıtlardan başını kaldırmadan gülüyordu. Her şeyden haberi vardı belli ki.
Esra hoca, yüzümü çenemden tutup kendisine çevirdi:
-Ondan bahsetmiyorum. Benden ne zamandan beri hoşlanıyorsun sen?

Dumur oldum! Nereden biliyordu ki? Hem pat diye söylenir mi?! Sistemim birbirine girdi! 
Ne diyebilirim ki? Nasıl denir yahu?

Hala gülümsüyordu. 

Suratıma yaklaşıp, burnuma bir öpücük kondurdu! 
O ana kadar buz gibi terlerken, bu sefer de yanıyordum! Lan? ESRA HOCA BENİ ÖPTÜ! 
-Hh... ho... hocam...
-Ne kadar sevimli bir şeysin sen ya diye yanağımı okşadı.
Geçen gün bana kızan kadın, şimdi beni sevimli bulduğunu söylüyordu. Vay anasını! 

Sustum. Öylece suratına baktım kadının. 
-Tamam, sen konuşamayacaksın anlaşılan. 
Yanağımdan, dudağımın sol kenarına çok yakın bir yerden öpüp: "Hadi gidebilirsin." dedi. 


Kalkmaya gücüm var mıydı? Ayaklarım yerinde miydi ki? Koltuktan güç alıp kalktım; yavaşça, robot gibi dışarı çıktım. Aşağıya inerken, merdivenlerde idrak edebildim olanları. İşte o an suratıma bir gülümseme geldi. Şapşal gibi gülümseye gülümseye beş kat indim aşağı... Kesin bir şey vardı: Yıllardır geçemediğim sınavdan artık geçebilecektim!