Korkunç bir dönemden geçtim yine.
Önce büyük bir kavga ve uzaklaşma. Sonra hastalık korkusu.
Onunla o büyük kavgayı yapmak hiç güzel değildi. Biliyorsun kalbim sıkıntılı, çirkin çirkin ağrılar, batmalar, sızlamalar, koluma yayılmalar falan. Stres iyi değil bana belli. Ama stresten kaçamıyorum maalesef. Konuşmadık bir süre. Zaten ben Fethiye'deyken de konuşmamıştık bir süre, saçma bir şeyden kavga edip. Buradaki kavga çirkindi. Çok çirkindi. Çok sinirliydim. Sonra kendisine yazdım. Her cevap verişinde sanki üzerimdeki tuğlalar birer birer kalktı.
Ne zamandan beri diyordum boynumun sağ tarafında bir şey hissediyorum diye, hatırlarsın. Geçen günlerde Fethiye'deyken, boynumun sağ tarafındaki o beni rahatsız eden şeyi buldum. (Yani beni Ekim 2015'ten bu yana boynumda hissettiğim o zıkkımın bu şişlik olduğunu düşündüm.) Hakikaten bir şişlik vardı orada, bir topak. Memlekete geldim ve direkt sağlık ocağına gittim. İlk sağlık ocağına gittim, çünkü kötü bir şeyse o yönlendirirdi. Direkt hastaneye gitsem, belki de hiçbir şeye para ödeyecektim. Üç farklı doktora gittim, üçü de boğazımı muayene etti ama bulamadı, dedim. Doktor değiştirmemi söyledi. Hemen yolda özel hastaneden randevu aldım, şans bu ki çok kalabalık olan bu doktor, o gün boştu. Uzun uzun muayene etti, "evet var burada" dedi. Ultrasona yönlendirdi. Ultrasona da bugüne randevu alabildim ancak.
O ultrasona girene kadar ne çektim ben. Ne düşünceler geçti aklımdan. Bir buçuk gün geçmek bilmedi. Bir hafta geçti sanki! En çok da Koala'mı göremeyecek olmak. Doktor, iyi görünmediğini, lenf bezlerinde bir şey olabileceğini söyleyince ben de dedim ki işte bitti. Zaten panik bir insanım antidepresanı bıraktığımdan beri! Ben panik, annem babam panik, Koala panik. En çok da Koalamı üzdüm gereksiz yere sanırım. "Merak etme," dedi, "kötü bir şey olmayacak, en hayırlısı olacak. Hatta bak 'şu' çıkacak". Ben durur mu? Ağlamalar ama ağlamamaya çalışmalar. Babam da araştırma yapmış, "Kızım korkma, tedavisi en kolay olan bu" dedi ama onlar da panik belli.
Bugün 15.30'da girdim ultrasona. Ne terler döktüm. Doktor "ne kadar streslisin," dedi, yerimde duramıyordum çünkü. En son da derin nefesler alıp verince ve titrek sesle konuşunca "şimdi daha çok anladım stresini, korkma bir şey yok,sadece bezelerin var, onlar olur. Tiroidinde de iltihaplanma var dedi, tiroit nodülü bir görünüp bir kayboluyor hashimoto yüzünden sanırım." dedi. Çıkınca anneme dedim ki "Stresliyim diye böyle diyor". Benim beyin gitmiş anam. Doktora çıktım. Eski kan tahlillerimi de getirmemi istemişti. Ben sıramı beklerken annem kağıtta yazan lenf nodülü yazısına bakıp duruyordu. O da meraklandı sanırım. Doktorun yanına girince, bana anlatmaya başladı. Ben idrak edemedim bir süre. Korkulacak hiçbir şey yok diyormuş işin özü. Lenf bezlerim şişmiş, bu iyi bir şey değilmiş uzun süreli şiş olunca fakat mayıs tarihli kan tahlillerimde bir bulgu bir ipucu görememiş. Benim, sürekli olarak boğaz ve kulak enfeksiyonu geçirdiğimi cümle alem bilir. Bir de 2 yıldır dişle mücadele ediyorum. Dişçi temizliyor, dolgu yapıyor ama meğersem çürüğü tam temizlememiş oluyor, sonra yine çürük. Tam da o dolgunun altı kısmında bu şişlik. Belki de ondan. Edolar 600 mg verdi. Günde bir kez almamı söyledi. Rahatlatacakmış o beni.
Ama ben yine tatmin olmadım. Neden? Çünkü doktorun baktığı o tahliller Mayıs ayına ait. Ya bu şişlik mayıstan sonra ortaya çıktıysa ve o kan tahlillerinde görünmemişse? Anksiyete bu demek sanırım. Psikiyatra tekrar gitmeye karar verdim. Antidepresanı bırakmam tam bir başarısızlık olmuş!
Koalama da teşekkür ederim. Her güzel olan şey, onun iyi düşünceleri sayesinde. Onun şansı çok yüksek. Evrene o kadar güçlü mesajlar verebiliyor ki! Ne isterse, içinden ne geçirirse oluyor. O, kötü bir şey olmayacak dedi, olmadı. Kalbini seveyim senin harika insan! İyi ki varsın, iyi ki yanımdasın, iyi ki düşüncelerin benimle!
Geçmiş olsun...
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
YanıtlaSilgeçmiş olsun sağlıcakla
YanıtlaSil