21 Ocak 2016 Perşembe

Bıktım be!




Rüyamda bile aldatılıyorum sürekli.
Orada bile terk ediliyorum!
İnsanın rüyasında güzel şeyler olur, mutluluk olur, evlilik olur, seks olur, başarı olur vs. Bense anca aldatılırım, anca terk edilirim. Aynı gerçek hayatta da olduğu gibi. Sonra da ortalığı yıkar geçerim, rüyamda olduğu gibi...

Birkaç gündür içimde o 3 yıl önceki iğrenç his var. O korkunç duygu! O, kulaklarımla bile duyabildiğim, kalbimin paramparça oluşu! Bir şey göğsüme oturmuş, kalbimi tırmalıyor gibiydi. Tuvalette ağlıyorum, balkonda ağlıyorum, kahvaltıda bağırasım geliyor ama tuvaletim geldi deyip orada gözlerim kıpkırmızı olana kadar ağlıyorum, yalnızken hep ağlıyorum... Korkunç ya. KORKUNÇ!

Allah'ım, sana yalvarırım o duyguyu bir daha yaşamayayım ya... Düşünmesi bile çok acıtıyor canımı. Off...

O berbat hissi bir daha yaşamaktan ölüm gibi korkuyorum ya! Tekrar gelecek, biliyorum ama kendimi buna hazırlayamıyorum. Hazırlamak istemiyorum.


Ne fala, ne burçlara inanırım iyi bir şey çıktığı zaman; ama kötü bir şey olsun hemen "ya olursa?" diye kafayı takıyorum. İyi şeyler gerçekleşmedi hiç, kötü şeylerse hep başıma geldi. Hep korktuğumdan işte. O şeyi düşüne düşüne başıma çekiyorum. Evrenin enerjisi diye bir şey var. Eski mesajlarımızı okudum -temizlemek istemiştim telefonu, ağustos 2015'te teyzem kahve falıma bakmış. Kim bilir neler neler dedi ama ben sadece bunu sevgiliye yazmışım: Mayıs haziran (2016) gibi kedi, fare gibi bir şey görüyormuş teyzem; kedi ihanettir. Cevap gelmemiş tabii ki de. Ben de vermezdim, eski sevgili sürekli fal baktırır ve bir şeyler çıkarırdı ve onun bu çıkarımları sıkmıştı beni. Aynısını ben yapmaya başlamışım resmen. Sonra sevgili, 2016 burç yorumlarını okuttu. Benim için denilmiş ki, haziran ayı içerisinde ayrılık var; ona da denilmiş ki, haziran temmuz gibi yeni bir aşk var. Sonra bir yakın arkadaşımız, Ankara kalesini gezmeye gittiğimizde kahve falına şöyle bir bakmıştı ve dedi ki: sevgilinin önünde bir kadın var, bacağını uzatmış ona doğru.

Olur mu öyle şey diyorsun ama, biz de birbirimize 18 günde bağlanmıştık...


Evet, biliyorum. Çok saçma bu düşündüklerim. Paranoya. Delilik. Günümü, anımı yaşamam lazım; kötü şeyler olacak diye korkmamam lazım yoksa hayat geçmez, değil mi? Biliyorum. Ama yapamıyorum. Bir gün yapsam, ikinci gün korkudan titriyorum. Ya o zamanki yaşadığım şeyi, o ödlek insanlar yüzünden yaşamak zorunda olduğum şeyi kimse bilemez... Ne kadar canımın yandığını, vücudumun dayak yemiş gibi olduğunu, hafızamın artık bir şeyleri hatırlamamasını istediğimi... KİMSE BİLEMEZ. Yaşayan, tahmin edebilir sadece. Yaşamayana bu korku aptallık, abartı olarak gelir. Bir yıl oldu, zaman geçtikçe daha çok sevip daha çok bağlanıyorum ve zaman geçtikçe bu korkum katlandıkça katlanıyor. Antidepresana yeniden başlamam gerekiyor sanırım. Çünkü böyle taktıkça, hakikaten yaşanmaz. Kalbimin acısını sırtımda hissediyorum ya!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu konu hakkında bir şeyler söylemeyecek misin?