10 Nisan 2015 Cuma

Civcivlerim vardı benim

Az önce karşıma birisinin yazısı çıktı,öyle aklıma geldi benim de.

image


9-10 yaşlarımdaydım. O zamanlar renkli civcivler çok meşhurdu. Okul önünde, çarşıda, işlek sokaklarda falan koliler içinde satılıyorlardı. Ben de istedim. Aldım 3 tane. Üçü de mordu.

Evde bir koli bulup içine koydum. Kokularınu falan bile çok seviyordum. Sevdim mi, pis de olsa bağrıma basıyorum.

Evimiz 15. katta ve soğuktu. Kalorifer yok, klima veya elektrikli soba var. Onlar da sadece oturduğunuz odada yanıyor. Hatta öyle ki, bazen klima ve sobayı aynı anda yaktığımız oluyordu. Hala da öyle. Kalorifer gelene kadar devam... Neyse. Bunları oturduğumuz odaya alamıyordum çünkü koku yapıyorlardı ve evdeki herkesin de tüye, toza alerjisi vardı. Haliyle soğuk odada kalıyordu yavrucaklar. Ben her an kontrole gidiyordum.

Böyle böyle, bir tanesi bir süre sonra soğuktan öldü. Sonra annem bir çare buldu. Parça parça birsürü bezi koydu koliye, bezlerin altına da içi kaynar su dolu bir şişe koydu. Minikler o bez parçalarının altında, şişeye yaslana yaslana günlerini geçirdiler. Hatırlıyorum annem şöyle demişti: "Kışın annelerinin kanatlarının altına giriyorlar ya, bu da öyle bir şey oldu bak." Annem bile çok sevmişti sevimli yaratıkları. Babam da sürekli yem vermeye giderdi yanlarına. Bazen de oturup uzun uzun seyrederdi. Ben daha çok oynama,eğlenme kısmındaydım. Çocuğum sonuçta.

Zaman geçti, yaz geldi. Bunlar da ilk başta ala bula renklere bulanıp sonra da tamamen mor rengini attılar ve bembeyaz oldular. İbikleri falan kocaman oldu. Sevimlilikleri kalmadı ama yine de ben bakmıştım onlara.

Yaz gelince ve tatil olunca yayla evimize gittik. Onları da götürdük. Saldık bahçeye. Koştura koştura, eşeleye eşeleye, mutlu mesut yaşıyorlardı. Hatta ötmeye bile başlamışlardı! Her "ü ürü üü" deyişlerinde çıldırıyordum!

Bir hafta sonu, babamın izni bittiğinde, pazartesi işe gideceği için hafta sonu mangal yapalım diye tüm teyzelerim geldiler. Horozlarımı da çiftliği olan bir akrabamıza verdiler.

Neyse. Akşam yemekte tavuk vardı. Mangalda böyle mis gibi, sulu sulu, lezzetli mi lezzetli. Höpür höpür götürdüm. Babamsa kolesterolu yüzünden sadece tavuk yiyebilmesine rağmen hiç yememişti. Doyduktan sonra bana dank etti. Benim horozlardı bunlar! Babamın yememesinden anlamalıydım ama nasıl bir açlık varmışsa içimde,gözüm hiçbir şeyi görmemiş. Kendime geldiğimde iş işten geçmişti. Üzülmüştüm ama onların da kaderi öyleymiş.

Annem ve anneannem de hiçbir şey dememişti. Önüme koyupdurmuşlardı tavukları.

Sen besle, oyna, büyüt, ötmeye başlasınlar; sonra da hatır hutur ye. Vallahi olacak iş değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu konu hakkında bir şeyler söylemeyecek misin?