27 Ekim 2011 Perşembe

Tempo di Rock Per Van


"Noi come musicisti,in questa situazione in cui abbiamo tanto bisogno della collaborazione e dell'unità per aiutare Van con la musica che pensiamo che sia la cosa migliore che facciamo ci raduniamo. Lo scopo di questo concerto è coprire le ferite del disastro vissuto a Van. Il nostro scopo non è divertirci anzi il nostro scopo come musicisti è diminuire i problemi del disastro avvenuto.


Il numero degli ascoltatori è molto importante in questo concerto in cui seguirete così tanti gruppi di rock per la prima volta in Turchia. Siamo securi che coprirete le ferite del disastro vissuto a Van partecipando a questo concerto che abbiamo organizzato in un breve tempo.

Il concerto comincierà alle 12.00 domenica durerà fino alle 23.30. L'ora di apertura delle porte è un po' presto del normale: le porte saranno aperte alle 10.00. In questo concerto straordinario venite, raccogliamo insieme soldi quanto possiamo per Van e siamo di questo concerto storico."


                                                                                                                                                     I Musicisti



24 Ekim 2011 Pazartesi

Sen hiç fark etmezsin.

Seni çok iyi takip eden biri vardır.
Yazdıklarını hiç kaçırmadan okur,duyguna ortak olur kendince.
Sonra yakın hisseder kendini sana.
Birbirinizi uzun süredir tanıdığınızı var sayar istemeden.
Sadece ona anlattığını düşünür.
Kendince triplere girer,başkasıyla konuştuğunu gördüğü an.

O,sana aşıktır...
...halbuki senin,onun varlığından bile haberin yoktur...
Belki de o, senin için sıradan bir okuyucudur.





21 Ekim 2011 Cuma

Seni istiyorum.

Hep olmadık zamanlarda aklıma geliyorsun. Lanet!


Alışık değildim ben senden uzakta yaşamaya... Haftanın en az 3 günü seni görürdüm, koklardım. Haberini alırdım ya da... 
Biliyor musun, şimdi çok da acı vermiyor yokluğun. Sensiz de hayat devam edebiliyormuş. 


Hatta...
Hatta varlığın zarar artık! Bana,bedenime... 


Dur dur,bekle... Özür dilerim. Boş ver bu yazdıklarımı. Aldırma. 
Hala seni arzuluyorum. 




Neredesin ey "tantuni"?

Hani dudaklarına değer ilk. Sonra diline...




Diline değdiği anda kıvamı yumuşar hani.

O inanılmaz tat ve verdiği haz! Tüm ağzına yayılır. Dişlerinin arasına girer. Damağınla temas ettiği anda tüm içini farklı bir duygu kaplar.

Mutluluk belki... Belki de zevk.

Ağzının içinde dolandırırsın biraz,daha da erir,sıvılaşır.
Sonra yutarsın... işte tam o an zaman yavaşlar. Yemek borundan yavaşça iner midene.
Tamamıyla midene yerleştiğinde bir yandan mutluluk hissedersin,öte yandan da saçma bir huzursuzluk.








Çok kalorili çünkü bu Nutella. Kilo aldırır direk.Yine yedim bu saatte!Fuck me thousand times a day.
Nalet yiyecek! İyi ki varsın!




14 Ekim 2011 Cuma

Hala Emin Değilim...

Yonca Evcimik'in 8:15 Vapuru şarkısını dinliyordum biraz önce,nereden estiyse artık...

Ben küçükken şöyle sanırdım:
Klip her yıl gittiğim Fethiye'de çekiliyormuş,ya da Bodrum'da,çekimler sırasında ben de oradaymışım. Yonca Evcimik ve dansçıları gösteri yapıyorlarmış ve ben de oradaymışım. Anneme anlatırdım:
-Ya anne hatırlasanaaa! Oradaydık,hani böyle uzun,tahtanın üstüne çıkmış palyaçolar vardı,turuncu giyinmişlerdi. Dans ediyorlardı,sonra sen bana dondurma aldın. Sinem ve Çağdaşla beraber izledik onları,sonra denize gittik... Ya neden hatırlamıyorsun?

Klibin içine girmişim resmen. Nasıl odaklanmış bir vaziyette izlemişsem artık,içinde olduğumu ve de o anı yaşadığımı sanırmışım.





Ama hakikaten,Yonca Evcimik'i izlerken dondurma yememiş miydim ben?











12 Ekim 2011 Çarşamba

Çık git hayatımdan!


Seni sevmiyorum!
Her şeye,her boka sahipsin!
Denizin de var! Hatta tapılası bir boğazın var. Geceleri ışıl ışılsın.

Tüm etkinliklerinle, mükemmel hayatınla, çeşit çeşit insanınla, eşsiz manzaranla, tepelerinle, kültürünle, her türlü olanağınla... Her şeyinle nefret ediyorum senden.
Her sevdiğim insanı elimden alıyorsun,aşklarımı çalıyorsun. Sahip olamadıklarını, her şeyden mahrum bırakıyorsun. Yalnızlığa mahkum ediyorsun.

Kimse bana gelmek istemiyor artık çünkü herkesin seninle bir programı oluyor her daim. Yeter artık! Hayatımdaki 3 insan da seni seviyor,beni değil. Benimle olmaları gerekiyordu oysa. Çık git hayatımdan,n'olur...

Seni öylesine kıskanıyorum ki İstanbul...





10 Ekim 2011 Pazartesi

Ne Derler? "Too young to care"

pembevotka:  “Eşeğe bin şimdi. Çıplak yat. Sprey boya al, duvara yazı yaz. Cart renkli ayakkabı giy. Küpe tak. Kızsan, sutyen takma. Aynayı rujla karala. Sıkma kendini, küfür et. At yarışı oyna. Gece uyuma. Yüz bi gece, kulaç at karanlığa…Sokakta yatan deliyle sohbet et. Tiramisu yedir ona veya suşi. Ayaklarını masaya koy. Erik arakla. Güzel bir kıza ikram et, yürü git. Kızsan, tersleme, al o eriği. Kürek çek. Bağır. Film kötüyse, arayı bekleme, çık. Seks dergisi oku. Müziği sonuna kadar aç. Zararlı şeyler ye. İçkileri karıştır, sokağa kus. Puro tat. Önlük tak, bulaşık yıka. Kızsan, suratına tıraş köpüğü sür. Kafa at, burnun kanasın bi defa. Balona su doldur, balkondan fırlat. Karpuzu elinle ye. Fesleğen okşa. Kurbağayla konuş. Ağaca tırman, adını kazı. Fayton sür. Elbiseyle duş al.Gözleme yapan teyzenin yanına otur, öp onu. Gıcık olduğun birinin camını kır. Hiç tanımadığın birinin fotoğrafını çek, cep telefonuna duvar resmi yap. Dizinin en kritik yerinde annene terlik at. Babanı gıdıkla, uyurken burnuna tüy sürt. Hediyelik eşya satan birine hediye al. Bahçe duvarında yürü. Gazoz şişesine işe. Raylarda koş.Yap bunları. Ya da, içinden ne geliyorsa, onu. Öğrettiler mi dershanede, bilmem… 70 yıl ortalaması var ömrün. Alt tarafı 50 Haziran’ın kaldı.Sık mesela yumurtayı avucunda, sık sık…Ha patladı ha patlayacak diye, bu basit korkudan bile ne kadar korkutulduğuna, inan kendin bile inanamayacaksın.”

“Eşeğe bin şimdi. Çıplak yat. Sprey boya al, duvara yazı yaz. Cart renkli ayakkabı giy. Küpe tak. Kızsan, sutyen takma. Aynayı rujla karala. Sıkma kendini, küfür et. At yarışı oyna. Gece uyuma. Yüz bi gece, kulaç at karanlığa…

Sokakta yatan deliyle sohbet et. Tiramisu yedir ona veya suşi. Ayaklarını masaya koy. Erik arakla. Güzel bir kıza ikram et, yürü git. Kızsan, tersleme, al o eriği. Kürek çek. Bağır. Film kötüyse, arayı bekleme, çık. Seks dergisi oku. Müziği sonuna kadar aç. Zararlı şeyler ye. İçkileri karıştır, sokağa kus. Puro tat. Önlük tak, bulaşık yıka. Kızsan, suratına tıraş köpüğü sür. Kafa at, burnun kanasın bi defa. Balona su doldur, balkondan fırlat. Karpuzu elinle ye. Fesleğen okşa. Kurbağayla konuş. Ağaca tırman, adını kazı. Fayton sür. Elbiseyle duş al.

Gözleme yapan teyzenin yanına otur, öp onu. Gıcık olduğun birinin camını kır. Hiç tanımadığın birinin fotoğrafını çek, cep telefonuna duvar resmi yap. Dizinin en kritik yerinde annene terlik at. Babanı gıdıkla, uyurken burnuna tüy sürt. Hediyelik eşya satan birine hediye al. Bahçe duvarında yürü. Gazoz şişesine işe. Raylarda koş.

Yap bunları. Ya da, içinden ne geliyorsa, onu. Öğrettiler mi dershanede, bilmem… 70 yıl ortalaması var ömrün. Alt tarafı 50 Haziran’ın kaldı.

Sık mesela yumurtayı avucunda, sık sık…

Ha patladı ha patlayacak diye, bu basit korkudan bile ne kadar korkutulduğuna, inan kendin bile inanamayacaksın.”







Çok beğendim,yapıştırdım. orijinali: http://pembevotka.tumblr.com/post/10645084411

8 Ekim 2011 Cumartesi

Ağzıma sıçan bir iç sesim var...

Bunca yıl bekledin,uğraştın,değiştin ama seni kimse ----------. Bundan sonra da değişmeyecek bu. Kalın kafana sok ve ağla şimdi. Tüm göz yaşını dök,tek damla dahi kalmasın. Bir daha da bu konuyu açma. Bu değişmeyecek çünkü. İçindeki o ufacık ışığı da söndür artık. Hiç umudun olmasın. Hiçbir ihtimal bırakma içinde...
Tüm "ya olursa"ları çıkart,yak.

Bu yönden hep eksik olacaksın. O boşluk hep olacak orada.

İlk anlarda acıtacak,içeceksin,hüzünlü parçalar dinleyeceksin ama sonra alışacaksın ve artık üzülmeye gerek duymayacaksın... "Üzülmeye gerek duymayacaksın." Çünkü salakcığım, gerçeği değiştiremezsin.

Hadi hoşça kal şimdi.

4 Ekim 2011 Salı

O da benim kalbime sıçmıştı...

Şu şarkıyı dinledikçe hem üzülür hem sinirlenirim.
Bu şarkıyı paylaşmıştı. Ben o zamanlar seviyordum tabi,içimdeki şüphelere ve hatta bildiklerime rağmen. Her bokuna katlandım. Aldırış etmedim. Sırf onunla görüşebilmek için,şarjı uzun dayanan telefon aldım,konuşma paketleri aldım. 12 mgp kamera aldım. Onunsa ne kontörü oldu,ne zamanı,ne de çalışan bir kamerası.

Peki ya o göt ne yaptı?
Beni kullandı,kandırdı,hep rol yaptı hep! Yanında birisinin görünmesini istedi ki kendini açığa çıkarmasınlar. Hala da öyle yapmaya devam ediyor. Pis herif.

Soğudum. Erkeklerden soğudum. Kim gelip bana erkekleri savunursa ağzına iki tane çakarım.

Erkek arkadaşları bunları üzüyor,bunlar iki zırlıyor,bir daha görüşmeyeceğim demeler falan. İki dakika sonra herif arıyor,bunlar da koşa koşa koyunlarına giriyorlar. Erkeğin iki yumuşak laf söylemesi bunları kandırıyor. Saflar. Düzelteceğim bu gençliği.

Neyse... Konuma dönüyorum. Bu benimki bu şarkıyı paylaşmış. Göt! Sen beni hiç sevmiyordun ki?! Ne zamanla azaldı?? Zamanla azalan ne? Sevgi mi? Sktir oradan!

Farklı olmam hoşuna gitti tabi.
Etrafındaki saf salaklardan farklıydım.

Bu şarkıyı paylaştığı gün,açtım konuyu sonra da ağzına sıçıp bıraktım. O da benim kalbime sıçmıştı...