Az önce ofiste öğle arasında yemek yiyorduk. Bir arkadaş yaşlılara bakma olayından konuşmaya başladı. Dedesi, babasını evden konmuş ve bakmamış, annesiyle zaten ilgilenmemiş hiç. Şimdi adam demans yüzünden yardıma muhtaç hale gelmiş. Çocukları da toplanıp demişler ki herkes sırayla baksın. Arkadaşım da diyor, “Kendisini sokağa atan adama ne bakacak babam, bakmıyor tabii ki de, halalarım baksın. Bizimkilere hiçbir hayrı dokunmamış ki, ne sevgi vermiş ne yuva. Halalarım ev aldı hep, babama bir şey yok.”. Bence haklı da…
Sonra benimkiler aklıma geldi. Dedeme sırayla bakıyorlardı ve en az bakan da kimdi biliyor musun sayın okur? Dedemin en çok değer verdiği, en çok harcamayı ve yardımı yaptığı, kendisini en az ziyaret eden oğlu, en küçük amcam… Amcama karşı bir şeyim yok, o hep öyleydi. Uzaktı hep. Biz toplaşırdık, onlar başka bir zaman ve çok sonra giderlerdi dedemlere.
Sonra dedemin son zamanları geldi aklıma… Babamın üzülüşü, sonra dedemin bir anda hafıza kaybı yaşamasıyla ortaya çıkan beyin kanseri ve daha çok üzülüş… 2 gün içerisinde çok kötü olması ve 10 gün sonra da vefatı. Sanki kimseye muhtaç kalmak ve yormak istemezmişçesine.
Üstüne, 10 gün sonra anneannemin hastaneye kaldırılması.
O sırada yemekleri yapan abla, anneannesinin sırayla teyzelerinde ve annesinde kalmasıyla anneannesinin artık gezmekten yorulmuş olduğunu söylemesi. Kadın artık gitmek istemiyormuş evinden, çocukları gelsin geleceklerse istiyormuş.
O sırada anneannemin zamanları aklımda iyice canlandı ve ağlamaya başladım herkesin ortasında.
Üzgünüm sevgili okur. Anneannemin halen mutsuz bir şekilde vefat ettiğini düşünüyorum ve bu 4 yıldır halen geçmedi… İyi ki onlara gocunmadan destek verebildik, iyi ki aramız iyiydi, iyi ki birbirimize değer veriyorduk. En azından buna sevinebiliyorum.
Hüznüm geçmemiş olsa da…
from WordPress https://ift.tt/b32kwrJ
via IFTTT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu konu hakkında bir şeyler söylemeyecek misin?