29 Nisan 2022 Cuma

Kendine duyduğun sevgiyi nasıl gösteriyorsun?



from WordPress https://ift.tt/RxheKI6
via IFTTT

Hayatımdan Çıkarıyorum

“Şunu söylemem gerekirdi,”, “Bunu yapmam gerekirdi,”, “Öyle yapsam daha iyi olurdu,” demeyi

Kontrol sahibi olmadığım konular üzerinde endişelenmeyi

Kendimi başkalarıyla kıyaslamayı

İdealize ettiğim hayat algısını

Mükemmeliyet peşinde koşmayı



from WordPress https://ift.tt/efHMCYb
via IFTTT

27 Nisan 2022 Çarşamba

Çenemi…

İnsanlar 1 milyona ev alıyor, benim cebimde 200 lira var… O da yola gidiyor zaten.

Bu kadar adaletsiz olacak ne vardı? Orta sınıfın fakir olması, fakir sınıfın da ölmesi mi lazım? Ya bu nasıl insanlık?! Aklım almıyor. Herkesin bu kadar, sadece kendini düşünmesini anlayamıyorum. Komşusu açken, tok yatan bizden değildir diyerek nasıl tam aksinde hareket edebilecek karaktersizliğe sahip bu insanlar? Her bir şerefsizliğe nasıl kılıf uydurabiliyorsunuz ya?



from WordPress https://ift.tt/Unebo3M
via IFTTT

Yeni yaş

Hoş geldin 32 🌈


from WordPress https://ift.tt/zfSvNA4
via IFTTT

İyi Hislerle Temas Kurmak

Hayatta yolunda gidenleri hatırla.
Sevdiklerini düşün.
Seni farklı kılan özelliklerinden güç al.
Yaşam içindeki mucizevi detayları gözlemle.


from WordPress https://ift.tt/X4xRceu
via IFTTT

26 Nisan 2022 Salı

DUYURU VAAR KOŞUN!

Gezgin Keçi ile Kıvırcık Lahana birleşti. Artık iki yayınlar da kivircik1lahana.blogspot.com üzerinden okunabilecek. gezginkeci.blogspot.com'a hoşça kal ve de hoş geldin diyebilirük.

22 Nisan 2022 Cuma

Fark

Eski iş yerimde ağzımı açıp bir şey yemeye çekinirken, yeni iş yerimdeki patronlarım ortamda yemek yiyerek bana teklif ediyorlar, karşımda esniyorlar, bir iş yavaşladığında yargılamak yerine soruyorlar ve saçma sapan laflar edip de moral bozarak ego tatmini yapmıyorlar.

Aaa! Sanırım sonradan görme olmamak böyle bir şey!



from WordPress https://ift.tt/xrbkGHv
via IFTTT

21 Nisan 2022 Perşembe

I Need Mana

Tam diyorum ki “Tamam kalbime birilerini alabilirim, bence hazırım, evet, istiyorum bunu.”, sonra birden kırılabileceğim bin tane senaryo geliyor gözümün önüne. Örneğin; bir tanesi şöyle: Biriyle konuşmaya başlamışım. Hoşlanmışım. Konuşmak da güzel geliyor. Kendisini tanımak için hep bir konu açıyorum soru sorarak, çünkü onun soracağı yok. Her bokum ortada olduğu için merak edilecek bir yanım var mı? Yok. Ha zaten, derinimi tanımak isteyen yok, o da ayrı bir konu.

Sonra birden sorularımdan bıkıyor ve bana ters cevaplar vermeye başlıyor. O ters cevap verdikçe “Yok ya, bana özel değildir.” diyerek kişisel anlamamaya çalışıyorum. Bir süre sonra ben ne dersem aksini belirterek, sevdiğimi söylediğim şeyleri ne kadar sevmediğini anlatıyor. Midesinin bulandığını, iğrenç olduğunu falan söylüyor.

Bir süre sonra ben yine kendimi kötü hissetmeye başlıyorum. Her şeyi kişiselime alıyorum ve ne kadar bok gibi bir insan olduğumu düşünerek kendimi toprağa doğru itiyorum.

Benim bu sikindirik duygu durumum nedir? Ben bunu nasıl yeneceğim? Sevgiye olan açlık, sevilmeme korkusu, her şeyi kişisel algılayarak leş gibi bir varlık olduğunu düşünme…



from WordPress https://ift.tt/fRHdYPB
via IFTTT

14 Nisan 2022 Perşembe

Yine Bir Nisan, Yine Bir Hüzün

Her yıl, doğum ayımda neden param olmaz benim?

Neden hep Nisan geldiğinde, bir anlığına doğum günümün bu ay olduğunu hatırladığımda ve kendimi şımartmak istediğimde paramın olmadığı aklıma gelir?

Ayrıca yine bir hüzün çöktü üstüme. Çömeldi, geldi üstüme oturdu tüm ağırlığını vererek. Kaldıramayacağım bir ağırlıkta değil ama bende o güç de yok şu an. Birkaç gündür kendimi çok yorgun istiyorum. Şarkı bile söyleyemedim, diyaframıma verecek gücüm kalmamış.

İş yerinde bir kedi var, biz bakıyoruz, biz besliyoruz. İki gün önce bir yarası olduğunu fark ettik. Bugün veteriner arkadaşıma sordum, yarayı gösterdim. Antibiyotikli krem önerdi. İş çıkışında gittim aldım, yanına da burun spreyim bittiği için bir tane sprey aldım. Toplam 57 lira. Sanki çok param varmış gibi…

Eve geldim, kapıda bir not. Aidat yine artmış. Bu üst üste 4. ay. Sanki işe girmemi beklermiş gibi, girdiğim aydan beri, her ay istisnasız zam geldi; ya doğalgaza geliyor, ya suya, ya kapıcıya. Peki, bana zam var mı? Yo, ne alaka? Ne zammı? İşe gireli 4 ay olmuş, zam ne demek ne biliyorsun sen?

Ve evet, işte bu ay sonunda doğum günüm var. Üzerimde bir yalnızlık, bir mutsuzluk, bir ağırlık, bir açlık…

Bunlar da geçecek Gezgin Keçi, merak etme…

Demek ki bu ay tuzlu su ritüelini iki güne bir yapmam gerekecek.



from WordPress https://ift.tt/FvLUrNi
via IFTTT

Dolmuşluk mudur, neyse artık

Az önce ofiste öğle arasında yemek yiyorduk. Bir arkadaş yaşlılara bakma olayından konuşmaya başladı. Dedesi, babasını evden konmuş ve bakmamış, annesiyle zaten ilgilenmemiş hiç. Şimdi adam demans yüzünden yardıma muhtaç hale gelmiş. Çocukları da toplanıp demişler ki herkes sırayla baksın. Arkadaşım da diyor, “Kendisini sokağa atan adama ne bakacak babam, bakmıyor tabii ki de, halalarım baksın. Bizimkilere hiçbir hayrı dokunmamış ki, ne sevgi vermiş ne yuva. Halalarım ev aldı hep, babama bir şey yok.”. Bence haklı da…

Sonra benimkiler aklıma geldi. Dedeme sırayla bakıyorlardı ve en az bakan da kimdi biliyor musun sayın okur? Dedemin en çok değer verdiği, en çok harcamayı ve yardımı yaptığı, kendisini en az ziyaret eden oğlu, en küçük amcam… Amcama karşı bir şeyim yok, o hep öyleydi. Uzaktı hep. Biz toplaşırdık, onlar başka bir zaman ve çok sonra giderlerdi dedemlere.

Sonra dedemin son zamanları geldi aklıma… Babamın üzülüşü, sonra dedemin bir anda hafıza kaybı yaşamasıyla ortaya çıkan beyin kanseri ve daha çok üzülüş… 2 gün içerisinde çok kötü olması ve 10 gün sonra da vefatı. Sanki kimseye muhtaç kalmak ve yormak istemezmişçesine.

Üstüne, 10 gün sonra anneannemin hastaneye kaldırılması.

O sırada yemekleri yapan abla, anneannesinin sırayla teyzelerinde ve annesinde kalmasıyla anneannesinin artık gezmekten yorulmuş olduğunu söylemesi. Kadın artık gitmek istemiyormuş evinden, çocukları gelsin geleceklerse istiyormuş.

O sırada anneannemin zamanları aklımda iyice canlandı ve ağlamaya başladım herkesin ortasında.

Üzgünüm sevgili okur. Anneannemin halen mutsuz bir şekilde vefat ettiğini düşünüyorum ve bu 4 yıldır halen geçmedi… İyi ki onlara gocunmadan destek verebildik, iyi ki aramız iyiydi, iyi ki birbirimize değer veriyorduk. En azından buna sevinebiliyorum.

Hüznüm geçmemiş olsa da…



from WordPress https://ift.tt/b32kwrJ
via IFTTT

Geldi yine “kim seni napsın” böcekleri



from WordPress https://ift.tt/2HhfbO3
via IFTTT

13 Nisan 2022 Çarşamba

Yeni Yeni Huylar

Acayip şeylerden zevk almaya başladım. Yani bayağı, gerçekten zevk alarak yapıyorum. Anlamını da bulamıyorum birinin: Köpük yeme isteği. Sabun köpüğü. Dalan’ın gliserinli yeşil banyo sabununu kullanıyorum. Onu life sürterek köpürtürken ağzım sulanmaya başlıyor. Sonra köpüğü ağzıma alıp sakız gibi çiğniyorum. Ardından lifi ısırıyorum. Bunu yapacağım diye banyodan geç çıkıyorum. Banyoya girip köpük yiyeceğim için de her akşam heyecanlanıyorum. BU NE SEVGİLİ OKUR?

Bir de gece yatarken telefonumdan çamaşır kurutma makinesi sesi açıyorum. Onu dinlerken gözlerim kapanıveriyor. daha kolay dalıyorum uykuya.

İş yerinde klimayı açtıklarında, onu dinlerken gözlerimi açık tutmakta zorlanıyorum. Hele bir de ayağımı zıplatıyorsam! O kadar tatlı bir uyku geliyor ki…

Bana noluyor, sevgili okur? Mantıklı bir açıklama bulamıyorum.



from WordPress https://ift.tt/pwyWD6B
via IFTTT

8 Nisan 2022 Cuma

Bir Psikolog Demiş ki

Ayrılmak normaldir.

Tartışmak normaldir.

Boşanmak normaldir.

Hayır demek normaldir.

Yalnız olmak normaldir.

Baştan başlamak normaldir.

Normal olmayan şey ise, mutlu olmadığınız, sevilmediğiniz ve değerli görülmediğiniz bir yerde kalmaktır. Bakın bu hiç normal değildir.



from WordPress https://ift.tt/Ey5MFlv
via IFTTT

Yürüyüş log #2

1 kilo daha almışım.



from WordPress https://ift.tt/LTIoKWN
via IFTTT

7 Nisan 2022 Perşembe

Yürüyüş log #1

İşe başlamadan önce, 69 kiloya düştüm diye sevinirken, işe başladığımdan bu yana 3 kilo aldım. Çok da fifiydi.

Fakat sonra, haziranda önemli bir balonun olduğu öğrendim. Daha önceki yıllarda gerçekleşen etkinliklerin kayıtlarını izleyip fotoğraflarını inceledim veeeee evet, herkes jilet gibi. Yine de “amaaan çok da fifi”.

Geçtiğimiz hafta, ofisten arkadaşın doğum gününü kutlarken topluca fotoğraf çekildik. Kendimi görmez olaydım ama nasıl görmez olaydım? Tüm ekranı kapılıyorum. Iyyy, dedim kendime bakıp. Sanki üstten bana bastırmışlar gibi bir görüntü. O an, elimde olan her şeyi yiyip bitirdim. Ama bu sefer “fifi”.

O an karar verdim: “Spora başlayıp daha iyi besleniyorum.”

Pazartesi günü kankamla yürüyüşlere başladık. En az 10 km veya 10 bin adım. 10 bin adımda hiç kalmadık zaten, hep daha fazlası oldu. Bugün 4. gün. Sabah, aç karnına tartılayım dedim, ne de olsa 3 gündür hem carb çok az alıyorum hem spor yapıyorum. Veee ne görelim?

74.6 kg

Moral bozukluğu ve 31.

Mükemmel.

Evet, müthiş motive edici.

Gıdım da çıkmış zaten.

Bu motivasyonla bu sabah 1 simit, 1 kaşarlı açma yedim. Bana az bile! Ben benim kafamı kırarım ha bak!



from WordPress https://ift.tt/64yhlob
via IFTTT