Eski yazılarımı okurken anneannemin vefatına denk geldim (Şu anda onun yeleğini giyiyor olmamın da etkisi olabilir.). Yine aklıma düştü. Her an kendisi için dua ediyorum, ne kadar işe yarar, ne kadar ona gider, gidiyor mu, işe yarıyor mu bilmiyorum ama yapıyorum yine de bunu. Ne olduğunu bilmiyorum, bu nedenle de yapmamın bir zararı yok. Faydası oluyorsa ne âlâ...
***
Ne işe yaradığını bilmediğimiz konularda bir şeyler yapmamız da ayrı bir konu. Belki gerçekten böyle bir şey var, belki de yok ve kendimizi rahatlatmak için yapıyoruz. Kendimizi düşünerek yapıyoruz bunu. Evet. Friends'in 5. sezon 4. bölümünde Joey, Phoebe'ye "iyi bir şey yaptığın zaman karşılığında en azından mutluluk alıyorsun, yani karşılıksız iyiliği hiçkimse yapmaz" diyordu. Bu konuşmayı asla unutmadım. Bu benim yaptığım da, en azından kendimi iyi hissetmek için yaptığım bir eylem. Herkes bunu böyle yapıyor. Bir aç doyuruyorsun, iyilik yapıyorsun, karşılıksız yaptığını sanıyorsun ama aslında bir karnı doyurmanın, bir canı mutlu etmenin verdiği haz veya mutluluk ya da kendini önemli hissetme durumu var ortada.
***
Anneannem hiçbir torununun düğününü göremeden gitti. Halbuki torunlarını çok severdi, düğünlerini görmek isterdi, onların çocuklarını sevmek isterdi... Kuzenimin bebeğini kucağına alsa, boncuk boncuk dökülürdü gözyaşları, okur üflerdi, severdi, koynuna alırdı, sonra ağlamaya devam ederdi ama mutluluktan... Onu görünce biz de ağlardık, mutluluktan. Az önce gözümün önüne bu geldi sevgili okur. Keşke görebilseydi hepsini. Hayata bak ki, vefatından 1 hafta sonra bir kuzenim, 4 ay sonra öteki kuzenim evlendi.
18 Kasım 2019 Pazartesi
13 Kasım 2019 Çarşamba
04.06.15
Sıradan bir odadan kaçma oyunu olması gerekiyordu. Eğlenmek ve kafamızı hala çalıştırıyor olup olmadığımızı öğrenmek için gitmiştik. 3 kişiydik ve iki gruba ayrılmamızı istediler. Ben tek kaldım, Deniz ve Ali birlikteydiler. Her gruba farklı renkli can yelekleri verdi odanın yaratıcısı. Benimki parlak bir sarıydı. Aynı odaya gireceğimizi sanırken, Deniz ve Ali başka bir odaya girdi. Belki de bir yerde karşılaşacağızdır diyerek odanın kapısının kapatılmasını onayladım. 1 saat içinde tüm odaları geçmemiz gerekiyordu ve çıkış kapısı, süre bitene kadar açılmayacaktı.
Karanlık odada tek başımaydım. Girmeden önce oyunun hikayesini okumadığım için de ne yapacağımı bilmiyordum. Korkudan mı, heyecandan mı bilmiyorum nefesim daralmaya ve kalbim çok hızlı atmaya başladı. Durmadan nesnelerin altına baktım bir şeyler bulmak umuduyla. Müzik kutuları, kül tablaları, kitaplar... İpucu veren birkaç kağıt buldum fakat çözemedim. En az 20 dakika böyle geçti.
Sonra birden bir kapı açıldı ve Denizle Ali girdiler içeriye! Deniz, bu tür oyunları daha önce de oynadığı için tecrübeliydi ve ne yapılması gerektiğini biliyordu. Lider olarak onu seçtim ve ne derse yapmaya karar verdim.
Birinci odadaydık. Deniz, fatura bulmamız gerektiğini söyledi. Fatura aramaya o kadar dalmışım ki, Ali'nin ne yaptığını hiç görmedim. Ağzı kapaklı bir çömlek buldum. İçi kağıt doluydu. Bütün faturaları seçtim. Bulduklarımızın hepsini birleştirdik ve ortaya bir sayı çıktı. Hemen, ikinci odaya açılan kapıya gidip şifreyi girdik.
İkinci odada bir sürü oyuncak vardı. Oda rutubet kokuyordu ve ışık çok yetersizdi. Deniz birden "MÜZİK!" diye bağırdı.
***
Yarım kalanlarda bugün.
2015'te yazmaya başladığım bu hikayenin devamını neden yazmamışım?! Acaba ne düşünüyordum? Aklımda ne vardı? Keşke yazsaymışım.
Karanlık odada tek başımaydım. Girmeden önce oyunun hikayesini okumadığım için de ne yapacağımı bilmiyordum. Korkudan mı, heyecandan mı bilmiyorum nefesim daralmaya ve kalbim çok hızlı atmaya başladı. Durmadan nesnelerin altına baktım bir şeyler bulmak umuduyla. Müzik kutuları, kül tablaları, kitaplar... İpucu veren birkaç kağıt buldum fakat çözemedim. En az 20 dakika böyle geçti.
Sonra birden bir kapı açıldı ve Denizle Ali girdiler içeriye! Deniz, bu tür oyunları daha önce de oynadığı için tecrübeliydi ve ne yapılması gerektiğini biliyordu. Lider olarak onu seçtim ve ne derse yapmaya karar verdim.
Birinci odadaydık. Deniz, fatura bulmamız gerektiğini söyledi. Fatura aramaya o kadar dalmışım ki, Ali'nin ne yaptığını hiç görmedim. Ağzı kapaklı bir çömlek buldum. İçi kağıt doluydu. Bütün faturaları seçtim. Bulduklarımızın hepsini birleştirdik ve ortaya bir sayı çıktı. Hemen, ikinci odaya açılan kapıya gidip şifreyi girdik.
İkinci odada bir sürü oyuncak vardı. Oda rutubet kokuyordu ve ışık çok yetersizdi. Deniz birden "MÜZİK!" diye bağırdı.
***
Yarım kalanlarda bugün.
2015'te yazmaya başladığım bu hikayenin devamını neden yazmamışım?! Acaba ne düşünüyordum? Aklımda ne vardı? Keşke yazsaymışım.
3 Kasım 2019 Pazar
Antidepresan Bırakma Süreci #10
Ev değiştirmeydi, işten ayrılmaydı, ilişki bitişiydi; müthiş bir zamanda antidepresanı bırakmaya karar vermiştim. Evet.
Doktor ile bir program çıkarıp bırakma sürecine girmiştim. İlacın sonuncusunu 29 Ekim'de içtim.
Müthiş bir sinir başladı. Diş sıkıyorum. Korkularım çoştu, kimi zaman durduramıyorum bunu. Düşüncelerime hakim olamıyorum. Kötü düşünmemeliyim, iyiye odaklanıp evrene iyi enerji yaymalıyım diyorum ama hastalıklı düşünceleri kafamdan kolay kolay atamıyorum. Düne kadar kafayı yiyeceğimi sandım bu düşünceleri atamamaktan. Dün akşam ve bugün bir etkinlik içerisinde olduğum için midir bilmem, daha iyiyim.
En ufak bir şeye sinirlenmek de sinirimi bozuyor. Kısır döngüye bakar mısın sevgili okur?
Yine vücudumu çok dinlemeye başladım. Neremde ne sızı var, neresi karıncalanıyor, nerede bir değişik his var, takılıyorum. Düzelteceğim.
Elimi defalarca yıkamaya başladım. Bunun farkındayım. Durduramıyorum ama durduracağım. Düşüncelerimle halledeceğim. Bence o irade ve güç bende mevcut. Sadece şu agresiflik konusunda biraz yardım gerekecek gibi. Önce kendim iyileştirmeye çalışacağım tabii.
Kendi kendime halletmeyi deniyorum şu an. Henüz çok yeni. Başarırsam ne âlâ. Başaramazsam yardıma koşacağım. Tek başına yapamıyorsam zorlamanın âlemi yok sonuçta.
Ayrıca, sıkıntıların farkında olmak da hoşuma giden taraf oldu.
Doktor ile bir program çıkarıp bırakma sürecine girmiştim. İlacın sonuncusunu 29 Ekim'de içtim.
Müthiş bir sinir başladı. Diş sıkıyorum. Korkularım çoştu, kimi zaman durduramıyorum bunu. Düşüncelerime hakim olamıyorum. Kötü düşünmemeliyim, iyiye odaklanıp evrene iyi enerji yaymalıyım diyorum ama hastalıklı düşünceleri kafamdan kolay kolay atamıyorum. Düne kadar kafayı yiyeceğimi sandım bu düşünceleri atamamaktan. Dün akşam ve bugün bir etkinlik içerisinde olduğum için midir bilmem, daha iyiyim.
En ufak bir şeye sinirlenmek de sinirimi bozuyor. Kısır döngüye bakar mısın sevgili okur?
Yine vücudumu çok dinlemeye başladım. Neremde ne sızı var, neresi karıncalanıyor, nerede bir değişik his var, takılıyorum. Düzelteceğim.
Elimi defalarca yıkamaya başladım. Bunun farkındayım. Durduramıyorum ama durduracağım. Düşüncelerimle halledeceğim. Bence o irade ve güç bende mevcut. Sadece şu agresiflik konusunda biraz yardım gerekecek gibi. Önce kendim iyileştirmeye çalışacağım tabii.
Kendi kendime halletmeyi deniyorum şu an. Henüz çok yeni. Başarırsam ne âlâ. Başaramazsam yardıma koşacağım. Tek başına yapamıyorsam zorlamanın âlemi yok sonuçta.
Ayrıca, sıkıntıların farkında olmak da hoşuma giden taraf oldu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)