28 Mayıs 2015 Perşembe

Bazen hala şaşarım

Bak düşün, 7 yıldır bu okuldayım ve onu 6,5. yılımda görüyorum sadece! Bunca zaman, varlığından haberim hiç olmadı. Ne zaman ki bir sınava girdim,onu gördüm; her şey değişti.

O da Erasmus ile yurt dışındaymış. Bir dönem uzamış, ta birinci sınıftayken. İyi ki de uzamış. İyi ki de aynı sınavlara girmişiz. Hatta iyi ki de ben okulumu 2 yıl uzatmışım!

Uzun süredir görüşmediğim arkadaşlarım sorsa bana "nasıl tanıştınız" diye, "bölüm arkadaşım ya, bizim okuldan" deyip imrendirebilirim. Çünkü insanların geneli telefona yüklenen uygulamalardan ya da internet sitelerinden birbirlerini bulup kaynaşmaya çalışıyorlar. Onun da pek sağlıklı olduğunu görmedim ben. Doğru düzgün bir şey yaşanması çok zor o şekilde.

Ben çok şanslıydım. İlk kez gördüm, çarpıldım ve hala birlikteyim... Ne büyük kısmet! Ne büyük şans. Ne büyük lütuf...

Her gece yatmadan aklımdan geçiriyorum:
Allah'ım sana binlerce şükür!

26 Mayıs 2015 Salı

Antidepresan bırakma süreci #4

cymbalta

Veeee yenildim... Bugün uyandığımda dişlerimi sıkmaya başlamıştım. Titriyordum artık. Haftaya sınavlarım var diye, çalışamama korkusu sarmıştı. Önce nöroloğa, sonra psikiyatra muayeneye gittim. Psikiyatr dedi ki: 30 mg'lığa tekrar başla. Bir hafta sonra kontrole gel, bakalım ne durumdasın. Eğer gerekirse sakinleştirici de veririm. Sınavların bittiğinde ilacın da bitmiş olacak sanıyorum ki, o zaman daha rahat olursun. 

Eğer bırakma süreci böyle olacaksa, ben liderlik yapmaya gittiğimde de saçma sapan bir halde olacağım. Sanırım kamptan sonra bıraktırmasını isteyeceğim. Ailemin yanındayken bırakması daha rahat olabilir. Hoş Mersin'de de o stres asla çekilmez ama belki bu seferki bırakma sürecim daha farklı olur. Belki bu doktor daha farklı bıraktırır.

Nefes darlığı veya göğüste baskı beni çok rahatsız ederse, gündüz olduğu takdirde bir psikiyatra gitmemi; gece ise acile gitmemi de söyledi.

Hayırlısı.

25 Mayıs 2015 Pazartesi

Antidepresan bırakma süreci #3

Bugün öleceğimi falan düşündüm. O kadar iğrenç bir haldeydim.

Sabah uyanamadım. Gözlerime DAŞ GOYMUŞLAR gibiydi! Dışarıdan yemek söyledim. O gelene kadar şunlar oldu: Gözlerimi sağa sola oynatınca ya da derin nefes alınca göz kapaklarıma bastırılıyormuş gibi hissetmem devam etti. Sanki beynim kafatasımın içinde dönüyormuş gibi; şimşekler ya da elektrik çakıyormuş gibi; göz bebeklerim durmadan büyüyüp küçülüyor ya da gözlerim şaşı oluyormuş gibi; kalp atışlarım kulaklarımda, diş etlerimde, gözlerimde, şakaklarımda... Bunlar yüzünden de mide bulantım vardı tabii. Çok ileri derecedeydi!

Omuzlarım inanılmaz ağrıyordu. Evde kimse olmadığından ve okulum da tatil edildiğinden yatağıma geçtim. Uyumaya çalışırken durduk yere hönküre hönküre ağlamaya başladım. Uyandım, niye böyle hissediyorum diye yine ağladım. Hayat, üzerime çok geliyormuş gibiydi sanki. Kendimi çok aciz hissettim. Tüm gün evde dinlenerek geçirmeme rağmen çok yorgun gibiydim. Buna da ağladım bir sürü. Sonra Özge'm aradı. Benim böyle olduğumu duyunca koştura koştura eve geldi, masaj yaptı, rahatlatmaya çalıştı. Ona da ağladım. Yorgun yorgun gelip yemek yapması, dünün ağrısının ikimizde de olması ve onun çalışmasına, benim evde durmama rağmen ondan daha kötü hissetmem ve onun benimle ilgilenmesi (tam tersi olması gerekirken) kendimi düşük hissettirdi ve yine ağladım. Yemek yerken ağladım, tuvaletteyken ağladım, otururken ağladım. Bu kadar ağlamama sinirlenip yine ağladım. Acayip ataklar geçiriyorum.

Az önce de Özge'min çok sıradan bir hareketi beni kahkahalara boğdu. Kadının uykusunu kaçırmak üzereydim.

Kalbimden batıyor bir yandan. Bir yandan burnum tıkalı. Tek tük öksürüyorum. Ayaklarımı, ellerimi oynatacak halim yok. Boynum kasılıyor. Kafam ağır geliyor. Her tarafım birden kaşınıyor, sanki seyiriyormuşum gibi. Uyuyunca durmadan gerçekçi rüyalar görüyorum. Gerçek hayat gibi. Hiçbir bilim kurgusu, doğa üstü olayı yok...

Dünkü koşudan mıdır bilmem, yanıyorum. Ağzımın içi yanıyor, dudaklarım kuruyor. Su içmeye mecalim yokmuş gibi.

Kendimi çok dinlemeye başladım bir de.

24 Mayıs 2015 Pazar

Antidepresan bırakma süreci #2

Bugün de o gözlerimdeki  olay devam etti ama ilgim başka yerde olduğu için sanırım, çok acı çekmedim.

Duygularım sapıttı. Durduk yere ağlayıp, kahkaha attım. Özge de ota boka trip attığımı, eskiden böyle olmadığımı söyledi. Köpek videosu izlerken ağladım mesela.

Uykuya dalma problemim devam ediyor.

Eskiden sürekli yaşadığım, yapacağım bir şeyi unutma korkusu bu akşam beni baya oyaladı mesela. Elli defa tekrar ettim ne yapacağımı. Hani "ay ütüyü kapattım mı?!" diye en az 5 defa kontrol edenler vardır ya, onu yaşadım gibi oldu.

Kuru öksürük var, boğazıma takılan bir toz varmış gibi. Derin nefes alınca ince sesler geldi ara ara. Bir süre önceki üşütme olayının devamı mı diye düşünmüyor değilim. Ciğerlerime indi ya da kalbime zarar verecek bir iltihap var diye korkmaya başladım ama KBB'ye gittiğimde sırtımı dinleme gereği duymamıştı doktor. Sadece öksürük ilacı vermişti. Göğüs hastalıları doktoruna gitsem mi diye düşünüyorum ama üşeniyorum ve zaten daha önce gitmiştim, tekrar ye gideyim diye aklımdan geçiriyorum. İkilemdeyim. Ama gitmem lazım herhalde ya...

Boğazımda gıcık var, sürekli temizleme ihtiyacı duyuyorum. Sol çene altımdaki lenfim şişmiş sanırım. Elime geliyor, acıyor falan. Hala hastalığı atlatamadım sanırım.

Hof yeter doktora gitmek istemiyorum artık! Umursamayayım diyorum ama ilerlemeden bir şeyleri halletmesi daha kolay.

Dudağımda uçuk var.

İki arada kalmalarım başlamış, bu yazdıklarıma bakılırsa.

23 Mayıs 2015 Cumartesi

Antidepresan bırakma sürecim

2,5 yıldır kullandığım ve doktorumla konuştuktan sonra bırakmama karar verdiğimiz antidepresanımı 21 Mayıs itibariyle son kez içtim. Kendisinin ismi Cymbalta. 60 mg iken, 30 mg'a düşürüp mayıs ayında bırakmamı söylemişti. Ben de öyle yaptım.

Dün, hiç içmediğim birinci gündü. Sorun yoktu.

Bugün ikinci gündeyim ve korkunç bir haldeyim. Eskiden, geç uyandığımda ve ilacımı geç içtiğimde bu tür şeylerle karşılaşıyordum. Bu yüzden bu olanları ilaca bağlıyorum. Şöyle ki, gözlerimi sağa sola çevirince ya da uzağa bakınca göz kapaklarımın üzerinde bir baskı hissediyorum ve bayılacakmışım gibi oluyor. Kalbim, diş etlerimde ve gözlerimde atıyor. Kafam ağır geliyor. Uyumam zorlaştı. Çok sinirleneceğim rüyalar görüyorum. Beynim, kafamın içinde oynuyor ya da dönüyormuş gibi. Midem bulanıyor bu yüzden de.

İnternetten semptomlara bakmayacağım, dedim kendi kendime. Hoş, baktığımda da bir şey bulamadım. Tiroide, kansızlığa, diyabete ve kalp sorunlarına baktım. Hiçbiri benim tarif ettiğim şeyleri anlatmıyordu. "Antidepresan bırakma süreci" diye arattım bi de. İnsanların yorumlarını okudum. Yaşadıklarına yakın fakat aynı değil. Korktum, umursadım gibi oldu; sonra "amaan" dedim. Canım ev arkadaşım, doktora götürmeyi teklif etti, üzüldü. Gerek olmadığını söyledim.

Bakalım, zamanla ne olduğu ortaya çıkacak...

11 Mayıs 2015 Pazartesi

Büyüdün!



Artık:

Sırtın ağrıdığında kimse sana "kıyamam" demeyecek.
Belin ağrıdığında "Ağır kaldırmasaydın sen de.", ya da "İyi olmuş, hareket etmiş oldun işte." diyecek.
Kimse seni iyi bir şey yaptığında takdir etmeyecek.
Her tarafın acıya acıya fedakarlık yaptığında anlayışlı davranmayacak...
Hatanın sende olmadığı yerlerde yalan söylediğin iddia edilecek.
Yapmak istediğin şeyleri değil, yapmak zorunda olduğun şeyleri yapacaksın.
Koruyucu meleğin yok, her şey için savaşıp SEN kazanmak zorundasın.
Yardımcıların yok, kendi başına yapacaksın.
Bir kalabalıkta, arka taraflarda kaldığında "Gel, sen miniciksin, önde dur." demeyecek.
"Benimle doktora gelir misin?" diyeceğin kimse olmayacak. Tek başınasın.
Sözün dinlenmediğinde annene şikayet edemeyeceksin. Sesini yükseltip SEN kabul ettirmek zorundasın.
Her istediğini elde edemeyeceksin.
Mutluyken susturulacaksın, taşkınlık yaptığın söylenecek.
Sinirlendiğin zaman dışlanacaksın,nedeni araştırılmayacak.
Aynı anda bir sürü şey üst üste gelecek ve şikayet edemeyeceksin.
Bir şeyleri yapamadığın zaman, tekrar denemene izin verilmeyecek ve beceriksiz damgası yiyeceksin.
İnsanlar seni üzecek ve büyüyünce unutmayacaksın.

Büyüdün çünkü. Acımasızlaştı dünya senin için. İnsanlar kötüleşmeye başladı sana karşı. Sen de kimseye kendinden çok değer vermemen gerektiğini öğrenmelisin artık. Ve asla kimsenin, sana senin verdiğinden çok değer vermeyeceğini de.

6 Mayıs 2015 Çarşamba

Arada sıkıştım

İki gündür çok ilgilenemiyorum onunla sanırım çünkü ona karşı soğuk olduğumu söylemeye başladı.

Geçen perşembe günü, bir haftalığına ailemin yanına geldim. Her gün bir akrabamı ziyaret edip, doğum günüm vasıtasıyla da akşama kadar ya gezdirildim ya da evlerde yemeklere kaldım. Ailemin yanında olduğum için telefonu elime çok fazla alamıyorum. Aldığımda da ya fotoğraf çekiyorum ya da fotoğraf yüklememi istedikleri için, ricalarını yapıyorum.

Boş kaldığım zamanlarsa ya onun uyuduğu ya da benim uyuduğum zamanlar. O orada tek başına olduğu için sıkılıyor ve haklı olarak benden ilgi bekliyor. Ben de veremiyorum bunu. Annem ne zaman telefonu elime alsam, yanımda duruyor, ekranıma bakıyor ya da "Birazcık bırak o telefonu" diye kızıyor. Kıramıyorum çünkü her zaman yanında değilim...

Ben de ortada kaldım. Sevgilimin anlayış göstermesini istedim... Ailem anlamayacaktır durumu çünkü. Kabul etse bile dayanamayacak gibi duruyor. Sevgilimi kaybetmektense aileme karşı çıkarım ben de napayım... Ailem her türlü affeder beni... Küçük de olsa, onlara karşı yaptığım şey hoş değil ama...