21 Eylül 2011 Çarşamba

Bilgisayarım bana bildiğin trip atıyor!

Wall E
Cep bilgisayarı aldım diye,aldığım ilk gün çöktü! Resmen kıskandı yahu. Hem de öyle bir çöktü ki!
"Ben bilgisayarımı çöktürecek kadar kötü kullanan bir insan mıyım?" diye diye... Kendime yediremedim. Ben ki bilgisayara bayılan, her şeyini bilen, çok dikkatli kullanan insan... Cep bilgisayarının verdiği mutlulukla arkadaşımdan aldığım USB belleği benim bilgisayara takmışım. Onlar da benim gibi virüslere dikkat eden tipler olmadığından... belleği taktığım anda bilgisayarımda mavi bir ekran belirdi ve kapandı,bir daha açılmadı. Neyse  format attım falan... Ben bilgisayarımı az kullanmaya başladım artık. Bu sefer de pili öldü. Pil sipariş ettim Toshiba bayinden.
Yeni telefon aldım. 2 gün bilgisayarımı kullanmadım,hiç açmadım. Açtığımda da fanlarının bozulduğunu söyledi sevgili bilgisayarcığım. Şu anda altında soğutucu var,onunla beraber kullanabiliyorum. Tamire vereceğim artık.

Bilgisayarım canlı olsa,tam olarak trip atıyor diyeceğim!

13 Eylül 2011 Salı

Çok Cesurlardı



Anneannemin evindeyim. Yaşım 25 civarı... Anneannemin evi 4 katlı,ve 3. katta oturuyorlar. Orada kaldığım gecelerden biri... Evdeki herkes uyumuş, bir tek ben uyanığım. Diğer evlerden de uyanık kişiler var,ışıkları geliyor görüyorum.

(Şunu dinleyin: http://fizy.com/#s/1fh47c )
Televizyona bakarken balkondan bir karaltı gördüm. Uçan bir karaltı. Kuş gibi değil, oldukça büyük! Balkonda oradan oraya gidip geliyor! Balkon kapısı sürgülü cam,o yüzden o kadar rahat görebiliyorum içeriden dışarıyı.

Cama doğru yaklaştığımda uçan şeyin kıpkırmızı gözleri olduğunu fark ettim. Karanlıkta inanılmaz parlıyorlardı! Hemen evden çıktım merdiven boşluğuna. Merdiven boşluğunda pencere değil de bildiğin boşluk var,balkon gibi yani. Dışarı baktığım gibi gözlerime inanamadım! O uçan,kırmızı gözlü, siyah şeylerden o kadar çok var ki!

Bana doğru uçtular birkaç kere. Ne yapacağımı şaşırdım! Hemen içeriden bir sopa aldım ve aşağıya indim korkusuzca. Her bana doğru gelişlerinde vurmaya çalıştım. Hiçbir şekilde etki etmiyordu. Uyanık olan birkaç arkadaş da indi aşağıya. Hepsinin elinde birer alet... Bana da verdiler bir tane. Farklı bir şeydi,uzun,boru şeklinde fakat kesici ve ucundan da ateş ediliyor.

O şeylere isabet ettirmeye çalıştım ama mümkün değildi çünkü çok hızlı ilerliyorlardı. İçimde hem korku var hem de o şeylerden kurtulma arzusu! Geri eve çıktım. Kapıyı kitledim,tüm camları kapattım ve balkona çıktım.  Balkon demirlerine basarak yükseldim. Beni düşürmeye çalıştı o şeyler. Dengemi kaybettim ve aşağıya doğru düşmeye başladım fakat yere çarpmadan tekrar yükselebildim! Yavaş bir iniş yaptım yere. Uçmanın da verdiği şaşkınlıkla bir darbe aldım o siyah şeylerden. İçimden geçerek beni devirdi. Bayılmışım herhalde ki kendime geldiğimde etrafımda arkadaşlarım o siyah şeylerin üzerime gelmesini engellemeye çalışıyorlardı. Benden ne istiyorlardı ki bu kadar? Sadece bana saldırmaya çalışıyorlardı. Ayağa kalktım fakat bana verdikleri o alet yanımda değildi,balkona düşmüştü herhalde. Onlar beni korurken,ben nasıl uçabildiğimi düşündüm. Düşündüm... odaklandım... ayaklarım yerden kesildi!

Biraz daha odaklanıp yerden güç alarak zıplayınca balkona kadar çıkabildim. Elime o, arkadaşlarımın verdiği silahı aldım. Beni gören "uçanlar" aşağıdaki arkadaşlarımı bırakıp bana saldırmaya başladılar. Bir tanesi yüzünü bana o kadar yaklaştırdı ki gözlerinin parlaklığı kendimi halsiz hissetmeme sebep oldu. Yüzü yoktu,sadece karanlık vardı. Normalinden daha karanlık bir karanlık...


(Dinleyin: http://www.youtube.com/watch?v=Ml14Ey7NM2Q )
Hayatımda yaşadığım tüm aksaklıklar gözümün önündeydi... Kardeşimin ölü bedenini gördüm. Kollarımın arasında nasıl öldüğünü... Kaybettiklerimi teker teker gördüm. İnsanların beni nasıl bir kenara ittiklerini,küçüklüğümde hiçbir ye kabul etmediklerini, her zaman arkalarda olduğumu...
Sonra bir ses duydum: 
"Gözde! Gördüklerin geçmişte kaldı. Kendine gel!"
Gözlerimi kırpıştırıp önümdeki kırmızı gözlere baktım ve elimdeki silahı o iki parlayan şeyin arasından geçirdim.  Bir anda kayboldu. Hemen ardından kulaklarımı tırmalayan inanılmaz bir çığlık duydum! O sesin verdiği acıyla iki büklüm olup balkondan düştüm. Yere değmeden birisi beni tuttu. Adını bilmediğim fakat gözlerinde sevgiyi gördüğüm birisi... Beni yere bıraktı ve uçanlarla savaşmaya başladı. Ardı ardına hızlı bir şekilde üzerime geliyorlardı fakat o, bana siper olmuştu.


(Dinleyin: http://www.youtube.com/watch?v=DByOa3XhCBg )Cesurca dövüşüyordu her önüne gelenle. Bense bir süre onu istemdışı izledikten sonra silahımı aldım ve yanında savaşmaya başladım. Bana döndü,gülümsedi,başını salladı. Omuz omuza uzun süren bir çatışmadan sonra hepsini defettik. Hala karanlıktı her yer. Kayıplar vermiştik biz de... Bedenleri dağın en yüksek yerine götürüp silahlarıyla beraber gömdük. Çok cesurca savaşmışlardı. Beni korumak için kendilerini feda etmişlerdi.

Çok cesurlardı.




(Akılda birkaç soru işareti bırakmak istedim,bunu okuyucunun düşüncesine bırakıyorum.)

12 Eylül 2011 Pazartesi

Ev Yapımı Pizza

Pizza
Küçükken bunu kahvaltı masasında gördüğüm zaman dünyalar benim olurdu.

Pizza, hamburger, kebap vs bana yasaktı. Yedirmezdi annem. Hem kilo yapar diye hem de sağlıksız diye. Arada sırada bu ev yapımı pizza bizlerle olurdu masada. Abur cubur yiyorum diye sevincimden havalara uçardım.

Bugün de masamda bu vardı fakat bu sefer korku vardı  bende. "Laaan çok kalorili bu!" Ama yedim daha da güzelleştim. *Süperim.* (!)

5 Eylül 2011 Pazartesi

"Herkes de eleştirmen olmuş yaauu..."

ATV'deki Çek Bakalım'ı izliyordum. Bir tartışma çıktı. Çekilecek kısa filmde kullanılması gereken komedi temasını kullanmadı diye bir yönetmeni(ya da yönetmen adayını) diskalifiye ettiler. Bunun üzerine birkaç şey zırvalamak istedim.

Şimdi Okan Bayülgen diyorki: kurallara uyulmasın. İstenilenin dışında bir film çekti diye kimseyi diskalifiye edecek değilim. Desteklerim de. Neymiş efendim arkasında dururmuş.  Şimdi çekilen filmi ben de beğenmedim. Dramatiğin arasına komedi sıkıştırılmış,benim hoşuma gitmedi. Bu benim düşüncem. Okan Bayülgen de yerdi yerdi yerdi zaten adamı,sonra da verdi 10 puanı. Hem kurallara uymamış,neredeyse tamamen farklı bir şey çıkarmış ama gidip 10 puanı yapıştırdı! Çelişki 1



Diskalifiye edilen yarışmacının filminden sonra çıkan yarışmacı çekildiğini söyledi. Ondan sonra patladı ortalık zaten. İzleyen bilir şimdi tutup da filmi ve tartışmayı uzun uzun anlatamayacağım. Hoş, anlattığım kadarını anlattım zaten...
Şunu da araya sıkıştırayım,Okan Bayülgen'i çok zeki ve kültürlü buluyorum. Öyle olmasa laf sokamaz insanlara zaten.




Hülya Avşar... Beğenmediğini belli etti. Ne kadar çok şey söyleyemese de belli etti. Bence bu konularda açık olunmalı yahu. Onlar geleceğin yönetmenleri! Bir yarışmadan 1. olup da hiçbir boka yarayamamak ne demek?! Oradan çıkacak olan adam hakikaten en iyisi olmalı. Kötüyse kötü deyin ki adam nerede yanlış yaptığını düşünsün,değiştirsin,düzeltsin kendini. Hülya Avşar grip olduğundan mıdır nedir,filmleri pek anlayamıyor gibiydi. Yorum falan yapamadı,yapacak kadar kafasını vermemiş gibiydi. Okan Bayülgen de lafları sokup durdu zaten Hülya Avşar'a. Neyse,o da 6 puan verdi.
Hülya Avşar da oldukça göz alıcıydı bu programda. Oldukça güzeldi.

Büşra Pekin de: Komedi ya da değil,önemli değil benim için fakat ben çekimi ve konuyu beğendim,dedi. En açık Büşra Pekin konuştu. Zaten bugünkü jüride de yorumlarını en beğendiğim ve bana göre en doğru yapan oydu. Kimseyi kırmak istemiyordu,bu belli. Kendisi de emek verdiği için,bu işin içinde sürekli olduğu için... O da 10 ya da 9 verdi.
Şunu belirteyim,kendisine aşığım. Beğenerek izlerim.

Okan Bayülgen birkaç yarışmacıyı izledikten sonra o, kurallara aykırı olan filmi çeken yarışmacıyı eledi. Çelişki 2. Kurallara uymadığı için diskalifiye etmem dediği yarışmacıyı yolladı. Sonra da dedi ki: Kurallara uymadığı için diskalifiye ettiğim arkadaşınızın elenmesini istemiyorsanız,programdan sonra gelip benimle konuşursunuz.
Clapperboard

Sonra anlamadığım bir şey var:
10 üzerinden veriyorsunuz puanları. 10 ile 5 arasında değil. Neden hiç 4,3,2 puan verilmiyor?
O kadar eleştiriyorsunuz, yanlış yerleri söylüyorsunuz. Beğenmediğiniz her yerden puan kırın kardeşim! İşte o zaman çıkar kimin iyi kimin kötü olduğu! 


Bir yarışmacı daha çıktı,o da komedi çekmemiş. Ben elenmeyi göze alarak çektim bu filmi dedi. Okan Bayülgen de hemen diskalifiye etti. Hani yüksek puan verecektin? Hani kurallara uymayanları destekleyecektin? Pat diye şutladın adamı.

Yarışmacılar,bu kuralları çiğneme olayını protesto ettikten sonra jürinin aklı başına geldi. Verilen puanlar yavaş yavaş düştü,eleştiriler kötü yönde oldu. Protestodan önceki yarışmacılara yüksek puanlar verildi bi kere. Son çıkanların suçu ne? Hepsine düşük puanlar gelmeye başladı...

Yarışmada hiçbir şey adil gitmiyor. Ekibin bunu anlayıp kendine gelmesi lazım.
*Fikrimce*

"Herkes de eleştirmen olmuş yea!"